Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Danıştay'da düzenlenen Uluslararası İdari Yargı Sempozyumu'nda katılımcılara hitap etti.
Adalet Bakanı Bozdağ, sempozyumda Türkiye'de idari yargının etkinliğinin arttırılması ve Danıştay'ın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi konusunda ortaya konacak görüşlerden Türk yargısının geniş biçimde istifade edeceğini söyledi.
Bozdağ, Türkiye'nin bir yandan hukuk alanında yeni adımlar atarken bir yandan da Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ile dünyanın değişik ülkelerindeki hukuki gelişme ve birikimlerden yararlandığını, bunun için Adalet Bakanlığı bünyesinde dünyadaki bütün hukuksal gelişmeleri takip etmek üzere Mukayeseli Hukuk Dairesi Başkanlığı adında bir birim kurduklarını bildirdi.
"Yargı denetiminin etkin şekilde sürdürülmesi için önemli reformlara imza attık"
Yargı reformu stratejisinin uygulanmasının, hem hukuk devletinin güçlendirilmesi hem de yargı ve adalete olan güvenin artması açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Türkiye olarak, idari yargının güçlendirilmesi, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı denetiminin etkin bir şekilde sürdürülmesi bakımından önemli reformlara imza attık. Anayasa'nın 129. maddesinde uyarma, kınama ve disiplin cezalarının idari yargının denetimi dışına taşınabileceğine dair bir hüküm vardı. Anayasa değişikliğiyle uyarma ve kınama dahil hiçbir disiplin cezasının yargı denetimi dışına çıkarılamayacağını hüküm haline getirdik. Meclisimize disiplin cezasını yasama denetimi dışına çıkarma yasağı koyduk. Bu hem idari yargı hem hukuk anlayışımız bakımından son derece önemli. Türkiye'de idari yargı alanında ikili bir uygulama bulunuyordu. Bir yandan asker kişilerle ilgili Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, öte yandan Danıştay vardı. Türkiye'de iki ayrı idare varmış görüntüsü veren çift yargılı, çift hukuklu bu uygulamayı ortadan kaldırdık. Askeri Yüksek İdare Mahkemesini kaldırarak idari yargıyı birleştirdik. Artık Türkiye'de tek hukuklu, tek yargılı bir idari yargı var. Askere ayrı, sivile ayrı uygulamalara son verilmesi, Türkiye'nin hukuk devleti vasfını daha da güçlendirdi."
"Davalar makul sürede tamamlanıyor"
Geçmişte hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bazı yargılama engelleri de bulunduğunu aktaran Bozdağ, bunları bir bir kaldırdıklarını dile getirdi.
Bozdağ, daha önce Anayasa'ya göre cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlar aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir yargı merciine müracaat edilemediğini hatırlatarak, bunu değiştirdiklerini, artık cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararların tamamının yargı denetimine açık olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı yolunu açtıklarını, artık cumhurbaşkanının yaptığı tüm iş ve işlemlerden hem hukuki hem de cezai bakımdan sorumlu hale getirildiğini anlatan Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun ilişik kesme kararlarının da yargıya taşınabildiğini söyledi.
Türkiye'nin son 20 yılda Anayasa ve yasalarında insan hakları ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan pek çok uygulamayı ya kaldırdığını ya da değiştirdiğini dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bugün idarenin yargı denetimi dışında olan işlemi yok. İdarenin her türlü eylem ve işlemi, yargı denetimine sonuna kadar açıktır. Önümüzdeki süreçte idari yargının güçlendirilmesi, yargı denetiminin etkin ve verimli sürdürülmesi, hukuksal ihtilaflarda vatandaşın ve devlet hukukunun Anayasa ve yasalarımıza uygun bir şekilde daha güçlü biçimde korunması için yapılması gereken işleri yapmada kararlıyız. Bildiğiniz gibi idari istinafı 2016'da faaliyete geçirdik. İdari istinafın faaliyete geçmesi, Danıştay üzerindeki iş yükünü azalttığı gibi, davaların makul sürede tamamlanmasını da temin etti. Kararlardaki isabet oranı arttı. İstinafın kurulmasıyla Danıştay'a gelen dava sayısı yüzde 62 azaldı."
İstinaf mahkemelerinin uygulamaya girmesiyle yargılama sürelerinin uzadığı şeklinde bir algı oluşturulduğunu ifade eden Bozdağ, bunun gerçek dışı olduğunu, istinafın hiçbir yargılamayı uzatmadığını, aksine yargılamaların makul sürede tamamlanmasını sağladığını aktardı.
"İhtilafları sonlandırma oranı yüzde 94"
İstinafı daha da güçlendirme konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Bozdağ, istinafın sorunlarını tespit etmek üzere kurulan komisyonun çalışmalarını sürdürdüğünü, çözüm önerilerinin tek tek hayata geçirileceğini belirtti.
"İstinafın daha verimli, daha etkin hale getirilmesi için ne lazımsa tereddütsüz yapma hususunda kararlıyız" diyen Bozdağ, yargıda alternatif çözüm yollarına verdikleri önemi şöyle anlattı:
"Bir yandan uzlaştırma, bir yandan arabuluculuk uygulamaları, bu alandaki alternatif çözüm yöntemleri ve usullerini geliştirme konusunda bize güç veriyor. Ortaya çıkan başarılı sonuçlar vatandaşlarımızın daha kısa sürede menfaatlerine ulaşması, daha ekonomik yol ve yöntemlerle netice alması açısından son derece önemli. Bugün zorunlu ve ihtiyari arabuluculukla ihtilafları sonlandırma oranı yüzde 94'tür. Büyük bir rakam. Ticari arabuluculukta anlaşma oranı yüzde 51, iş uyuşmazlıklarında bu oran yüzde 59'dur. Bunların oldukça büyük rakamlar olduğunu, mahkemelerimizin üzerinden iş yükünü aldığını, vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerine anlaşarak kavuştuğunu ve zamandan tasarruf ettiğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte idari yargı alanında alternatif çözüm yöntemleri üzerinde yeni sistemler geliştirme konusunda kararlıyız. İdarenin yargılama sırasında uzlaşma için birtakım güvencelere ihtiyaç var. Hukuksal birtakım güvenceler, kurallar ve şartlar koymak suretiyle bunu nasıl hayata geçireceğimizi değerlendireceğiz. Uyuşmazlıkları mahkeme önüne gitmeden, konuşarak, görüşerek, uzlaşarak karara bağlamanın önemli olduğu bir sürece doğru hem Türkiye hem de dünya ilerliyor."
Kademe kademe arabuluculuğa geçilecek
Bekir Bozdağ, atılacak adımlarla hukuk davalarında da kademe kademe arabuluculuğa geçeceklerini belirterek, "Adaletin vaktinde tecellisi elbette hukuk ve usulle ilgili her türlü enstrümanın doğru, vaktinde ve yerinde kullanılmasıyla mümkündür. Bunun için de biz, alternatif çözüm yöntemlerini hem arttırmayı hem de etkinleştirmeyi hedefliyoruz" dedi.
Bozdağ, arabulucu ve uzlaştırmacıların tıpkı noterler gibi Adalet Bakanlığınca denetlenmesi için de çalışma yaptıklarını söyledi.
Arabulucu ve uzlaştırmacıların eğitimleriyle ilgili çalışmalar yürütüleceğini bildiren Bozdağ, "Yeni dönemde bu pozisyonları aktif hale getiren, tarafları, anlaşmaya, uzlaşmaya teşvik eden bir pozisyona onları getirmeyi planlıyoruz"dedi.
Bakan Bozdağ, uzlaşmaya yanaşmayan tarafın, yargılama sonucu haksız bulunması durumunda ödeyeceği harcın arttırılacağını ifade etti. Bozdağ, "Ortada uzlaşılacak bir iş var. Taraflar uzlaşmıyor, anlaşmıyorsa mahkeme kararı sonucunda eğer anlaşmayan taraf haksız çıkarsa o zaman onun harcı da ona göre değişecek. Amacımız tarafların iyi niyetli, samimi ve dürüst bir şekilde çalışmasını sağlamak" diye konuştu.
TRT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.