• BIST 9622.3
  • Altın 2928.974
  • Dolar 34.6381
  • Euro 36.4981
  • Lefkoşa 14 °C
  • Girne 14 °C
  • Mağusa 14 °C
  • İskele 14 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • Lefke 14 °C

Bakan Nebati: KGF ile krediye ulaşımı kolaylaştıracağız

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "Hazırlamış olduğumuz KGF kredisi ile, gerçekten ihtiyacı olup bankacılık sektöründen, finans sektöründen para almakda zorlanan, önünde birçok engeli olan firmalara kolaylık sağlayacağız." dedi.
Bakan Nebati: KGF ile krediye ulaşımı kolaylaştıracağız

TRT Haber'in özel röportaj konuğu Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bakan Nebati'nin açıklamalarının satır başları şöyle;

Türkiye önemli bir konumda ve bu konum hasebiyle de her türlü sıkıntıdan hızlı bir şekilde kendisini kurtaran ve yoluna devam eden bir ülke. Bunu da özellikle de dünyanın karşı karşıya kaldığı kriz anlarında çok rahat bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Her krizde muhakkak krizle ilgili söylemlerini yükselten bir grup vardır. Bunlar hep aynı şeyi söylerler "başaramazsınız, yürütemezsiniz, ülke zarar görecek, insanlar zarar görecek" diye. Ancak bu kötümser, karamsar tabloyu çizenlere rağmen ülkemiz hızlı bir şekilde uyum sağlayarak, yeni durumu gözetip, adımlarını da ona göre atıyor. Hatırlayın, 2008 krizinde teğet geçecek demişti Cumhurbaşkanımız neler neler yaptılar. 15 Temmuz'da darbe girişimi ile karşı karşıya kalan bu ülke kendisini koruyup kollama faaliyetinde milleti ile birleşerek üstesinden gelmişti.

"İlk yarı yılda yüzde 7,5'luk bir büyüme gerçekleştiren bir ülkemiz var"

Özellikle ekonomik olarak 2018'de yine ataklarla karşı karşıya kaldığı zaman hızlı bir şekilde kendisini toparlamıştı. Yakın tarihe baktığımız zatan başta uluslararası kuruluşlar olmak üzere Türkiye içerisindeki birçok muhalif medyada, sosyal medyada ve toplumda ülkenin küçüleceği zarar göreceği ve yılı tamamlarken negatif bir büyüme ile gerçekleştireceğini iddia ettiler. Fakat hatırlayın, Çin'den sonra ülkemiz yüzde 1,8'lik büyüme ile yılı tamamladı. Geçen yıl yine aynı kurum ve kuruluşlar ülkenin büyüklüğüne ilk aylardan itibaren tek haneli fakat küçük haneli olarak ilan edip sonra her geçen ayda ve çeyrekte bunu revize etmek zorunda kaldılar. Çift haneli olacak dediğimiz zaman yine aynı şeyleri söylediler. Yüzde 11 ile kapattığımız zaman yine söyleyenlerle, kötümserlerle iyimserler arasındaki farkı gördük. Bugün yine malum ilk çeyrek, ikinci çeyrek baktığımız zaman toplamda ilk yarı yılda yüzde 7,5'luk bir büyüme gerçekleştiren bir ülkemiz var.

Bu ülkemizin aslında her türlü problemi üstesinden gelebilecek bir iradeye bir ekonomi yönetimine, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğine en önemlisi ülkemizin potansiyelinin en iyi nasıl değerlendirildiğine ilişkin bir sonuçtur aslında. Şimdi birçok yerde konuşuluyor ekonomi ne olacak diye. Önümüzdeki süreç nasıl işleyecek diye. Geçmişten bugüne kadar gelen sürece baktığımız zaman hep iyi şekilde neticeleniyor. Bu belli bir plan, program ve vizyon ile gerçekleştiriliyor.

"Tükiye'nin 21. yüzyılda da başarılara imza atacağının göstergesi"

Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanımızın hafta sonu ortaya koyduğu ve yeni mottomuz olan "Türkiye Yüzyılı" mottosu aslında Türkiye'nin son 20 yılda ortaya koymuş olduğu başarıların ve özellikle de ortaya koymuş olduğu vizyonun 21. yüzyılın Türkiye Yüzyılı olduğunu ortaya koyması açısından bir kaynaklık teşkil ediyor. Ancak toplantı gerek görsel şöleni ile gerek organizasyonu ile gerekse de sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri ile ortaya konmuş olan o müthiş vizyon ile aslında Türkiye'nin 21. yüzyılı hakettiğini ve 21. yüzyılda da çok önemli başarılara adım atacağını göstermesi açısından önemli.

 

"Yeni dengeyi oluşturacak olan şeyi biz 20 Aralık'ta Türkiye Ekonomi Modeli'ni ortaya koyarak lanse ettik"

Türkiye 1990'lı yıllarda çok patinaj yaptı. Ötekileştirmenin ve iş yapmamanın her şeyin siyaset ile ötekileştirilerek çözülmeye gayret edildiği bir dönemden sonra 2002'de Türkiye'de her şey değişti. AK Parti iktidara geldi. Yepyeni bir denge oluştu. Bir kaç yıl içerisinde Türkiye dengesi üst noktaya geldi. Bu üst noktadan sonra her dengede olduğu gibi yapılması gereken şudur; Siz yeni dengede kalacak mısınız? Yoksa yeni bir dengeye mi ulaşacaksınız? Orada kalmaya başlarsanız bu size zarar yazmaya başlar. İşte Türkiye 2012 yılındaki Gezi Olaylarında bir zirve yakalamıştı. O zirvede Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan iken ve ülkedeki tüm aklı başındaki yöneticilerin söylediği bir şey vardı; yeni bir şeyler söylemek lazım. O günden sonra sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde yepyeni şeylerle yeni bir dengeye gelinmeye çalışıldı. İşte bu yeni dengeyi oluşturacak olan şeyi biz 20 Aralık'ta Türkiye Ekonomi Modeli'ni ortaya koyarak lanse ettik. Niye? Çünkü yine bir problem vardı ve makroekonomik göstergelerin hiçbir şekilde karşılamadığı kur atağı yaşanıyordu. Yepyeni şeyler denenmeye çalışıyordu buna rağmen buna karşı büyük bir duruş vardı. 

O gün açıklanmış olan manifesto, 20 Aralık'ta Türkiye'nin yeni modelinin, yeni yol haritasının ne olduğunu ortaya koyması açısından çok önemliydi. Neydi bu? Önce yatırım, üretim, ihracat ve istihdamın gerçekleştirilmesi ile Türkiye ekonomisini sağlam temeller üzerine oturtmak ve cari açığı da en az seviyeye düşürüp hatta pozitif hale dönüştürmek amacıyla bir takım tedbirler açıklandı. Bu tedbirlerin başında da kur korumalı mevduat vardı. Bu Türkiye'de uzun yıllar çözülemeyen toplumun dolarize olmaktan çıkması ve kur oynaklığının döviz oynaklığının belli bir süre sonra kendi haline gelmesi ve salınımların en düşük seviyeye getirilmesiyle ortaya konmuş olan Türkiye Ekonom Modeli. Türkiye vizyonu ile ilintilidir. 

 

"Togg büyük bir hayalin gerçeğe vurumudur"

Türkiye vizyonu Türkiye Ekonomi Modeli birlikte Türkiye'nin 21. yüzyılını inşa edecek en önemli parametelerden bir tanesidir. Togg büyük bir hayalin gerçeğe vurumudur. O otomobil olarak lanse edilebilir ama bizim dönemimizde yaşayan insanlar açısından çok faklı bir anlam ortaya koyuyor. Niye? Çünkü ben 58 yaşındayım 61 yıl önce Devrim otomobili bu ülkede üretime başlarken yolu kesildi. Aynı gerekçelerle yolu kesildi. Yapamazsınız, edemezsiniz, beceremezsiniz bu ülke bunu yapacak kapasiteye sahip değildir diyerek yolunu kestiler. Uçaklarımızın yolunu kestiler. Birçok yatırımın yolunu kestiler, füzelerimizin yollarını kestiler. Bunlar maalesef ülke içerisindeki çığırtkanlıklarla da iş birliği yapılarak yapıldı. Bu çığırtkanlar sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de yerli otomobil üretilecek dediği zaman had seviyede seslerini yükselttiler. Ancak temeli atıldığı zaman yine dalga geçtiler. Temele gittiğimizde aynı ertesi gün ve aynı akşam sosyal medyada, medyada aynı çığırtkan ekip Türkiye bu otomobili üretemez, üretilirse şöyle yapacağım, böyle yapacağım diyerek sözlerini ortaya koydular. Kim bu çığırtkan ekip? Köprüyü yaptırtmam diyenler, köprüyü sattıtmam diyenler, Marmaray'ı, Avrasya'yı, havaalanını yaptırtmam diyenler. Yani aslında bir taş üstüne bir taş koymamış vizyon sahibi olmayan ülkesini küçümseyen sürekli başkalarına gözünü diken, beklentilerini başkaları üzerinden kuran bir küçücük azgın grup.

"O araç Türkiye'nin bir yüz akı"

Fakat sessiz çoğunluk dediğimzi şey son 20 yılda ortaya konmuş olan başarıların bir nişanesi olarak sadece savunma sanayiinden değil aynı zamanda da otomotivde de bir adım atılacağına inandı. Nihayetinde biz yine Togg ile tanıştık. Ben çok heyecanlıyım çünkü milletvekili iken araç yapılacak dendiği zaman bundan büyük bir keyif alan, haz duyan ve heyecanlanan birisi olarak ilk yaptığım şey ben bu otomobilin ilki mutlaka bu işin fikir babası olan sayın Cumhurbaşkanımıza aittir fakat ne olur bu keyfi bana da yaşatın diyerek resmi yazı yazan biriyim. Nihayet bu hafta sonu biz Togg'u gördük. Ne zaman gördük 29 Ekim'de gördük. O araç Türkiye'nin bir yüz akı. Şu kadarı yerli olacak, şu kadarı olmayacak diyerek başlayıp, seri üretim olur mu olmaz mı diye başlayanlar, fabrika nerede diyenler fabrikayı görünce şimdi seri üretim nerede, seri üretimi şimdi önümüzdeki günlerde başlayacak olan seri üretim test süreci bittikten sonra önümüzde yıl üretilecek binlerce araç ve sonrasında 175 binlik bir araca ulaşıp 2030 yılında 50 milyar dolarlık bir ihracata katkı sağlayıp, 7 milyar dolarlık da cari açıkta bir azalmaya sebep olacak bu otomobili gördükleri zaman yine ilk kullanmaya hevesli olanlar da bunlar diyip Togg ile atılmış adımlara baktığımızda başta Hazine ve Maliye Bakanlığ olmak üzere ilgili kurumlar Sanayi Ticaret Bakanlığımız ve 5'li pehlivanın ortaya koymuş olduğu performansa destek vermek için her türlü adımı attı.

 

Öncelikle biz kamuda da bu araçların kullanımı ile ilgili DMO ile burayı ilişkilendirdik. Bir alım garantisi yaptık. Çünkü Türkiye'de artık biz yerli aracı kullanmak istiyoruz. Yabancı marka araçları koyup Nureddin Nebati'ye bu yetki verildi 500 tane araç alınacak diyenler aslında hangi aracı alacağımızı çok iyi biliyorlar. Biz Togg'u alacağız. Togg'u en başta Bakanlarımız olmak üzere tüm üst düzey yetkililere, Valilerimize kadar göndererek bu araçların Türkiye satında yayılmasını ve görünümünü sağlamış olacağız. İkincisi zaten bir yeşil dönüşüm dönemindeyiz.

"Cumhurbaşkanımız bir talimat verdi, çağrıda bulundu"

2030'lardan sonra Avrupa başta olmak üzere konvasyonel araçlar üretmekten vazgeçip elektrikli araçlar üretmeye yönelecekler. Biz de Togg'un ve benzeri elektrikli araçların ülkemizde daha rahat kullanımını sağlamak için bunlara ilişkin ÖTV'de değişimlere giderek bu araçlar üzerindeki vergi yükünü en aza indirdik. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız bir talimat verdi, çağrıda bulundu. Bu otomobile rahat ulaşımın sağlanabilmesi için bankaların bir çalışma yapması noktasında.

 

Şu anda gelmeden, kamu bankalarımızla tekrar bir görüşme gerçekleştirdik. Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank ile katılım bankalarımız bu konuda gerekli teşvikleri verecek. Gerekirse kazanmamak üzere, artık faiz oranları da çok düştü, çok daha düşük maliyetlerle kar da etmeyecek şekilde bu araçlara ulaşım noktasında gerekli destekleri vereceklerdir. Biz bu yapının Hazine ve Maliye Bakanlığını ilgilendiren, hangi alanda, ne tür bir sorun varsa onunla iletişim halindeyiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank bu konuda çok hassas, sürekli bizi dürtüklüyor. Biz de bu aracın Türkiye'de yollara rahat bir şekilde çıkması için adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.

 

Esnafa destek

Bir defa 100 milyar liralık limit tarihi bir limit. Çok çok önemli bir limit çünkü bunu kullanacak olan esnafımız hakederek kullanacak. Önce gelmeden notları da aldım bu önemli. 60 ay vadeli vereceğiz bunu. Faizin yarısını da biz karşılıyoruz Bakanlık olarak. Esnafa maliyeti yüzde 7,5. Oldukça düşük bir maliyet. Limitleri 350 bin liradan 500 bin liraya çıkardık. Yine iş yeri edindirme ve taşıt kredisini 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya çıkardık. Genç girişimciye özel bir paket hazırladık. Sıfır faizli kredi limitini de 100 bin liradan 300 bin liraya çıkardık ki yaş sınırını da 30'dan 35'e çektik. Yüzde 4'lük oranı da tasfiye halinde kullanıyoruz takibe düşen esnaflarımız ki burada esnafımıza çok özel bir teşekkür edeceğim. Kullandıkları kredilerin geriye dönüşüm oranı yüzde 99. Bizim esnaf borcuna sadık olma konusundaki hassasiyetini en üst seviyede uygulayan ve ülkenin menfaatini de kollayan, kendi menfaatinin önüne koyan bir yapı arz ediyor. Bu dünyaya bir örnek teşkil ediyor. Türkiye bir örneklik teşkil ediyor, kalan da gerçekten sıkıntı yaşayıp ödeyemeyenler açısından da yüzde 4 faizli kredi borcunu 6 geri ödemesiz 36 aya kadar vade ile tasfiye etme imkanı getirdik.

Biliyorsunuz bu 2021 yılında 2,5 milyar liraya patladı Hazine tarafına. Hoş helal olsun deriz çünkü esnaf bu konuda özellikle de salgın döneminde bir sıkıntı yaşamasın diye sadece kredilerde değil vergiler anlamında da ciddi öteleme ve kaldırımlar yaptık. Dolayısıyla esnafımız bu 100 milyar lirayı kullanıyor. Fakat burada sadece esnafımıza yönelik çalışma yapmıyoruz. Aynı zamanda Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile eylül sonu itibarıyla 190 milyar liraya ulaşmış durumda kullanılan kredi. Bunun yüzde 86'sı da yine Bakanlığımız tarafından destekleniyor. Faizlerin de yaklaşık yüzde 70'ini biz karşılıyoruz. Bunun da maliyeti 10 milyar liraya kadar gelmiş durumda. 

 

"KGF kredi paketinde Türkiye'de ilk defa bir farklı yöntem kullanacağız"

Çiftçimizi düşünüyoruz, tarımla uğraşanlara gerekli destekleri veriyoruz, esnafımıza veriyoruz. Bir paket daha KGF paketimiz var. KGF paketi üzerinde arkadaşlarımız çalışmalarını devam ettiriyorlar. Daha önce yapmış olduğumuz hazırlıkların çalışmasını Togg üzerinden ilan etti arkadaşlarımız, özellikle de konut yapımı noktasında kredilere KGF üzerinden kullanım imkanı sağladık. Fakat önümüzdeki süreçte hazırlıkları bitmek üzere olan KGF kredi paketinde Türkiye'de ilk defa bir farklı yöntem kullanacağız. Fatura karşılığı işlem yapıyoruz artık, bu tamamen yüzde 100 hale dönüşmüş olacak. Son KGF'de bunu tecrübe ettik. Hem kredi kullanıcıları açısından hem bankalar hem bizler açısından alt yapısının test edildiği bir dönem oldu. 

 

Önümüzdeki süreçte KGF kullanacakların tamamı faturalı bir şekilde kredi kullanabilecek. Bankalar kredi kullanırken bilançoya bakarlar, şirketin krediyi geri dönüşümünü gerçekleştirme kapasitesine sahip olup olmadığına bakarlar, firmaları 'A,B,C' diye değerlendirirler, 'A: Hiç bir ihtiyacı yoktur, B:verseniz de olur, vermeseniz de olur, C: bilançosunda sıkıntılar olup krediye erişimde zor yolları anca geçebilen firmalar, D: oldukça kötü. Şimdi biz hazırladığımız yeni KGF paketinin yüzde 75'ini C'ye vereceğiz. Çok heyecan verici bir şey. Bu bir manşettir. Gerçekten ihtiyacı olup finans sektöründen kredi almakta zorlananlara, gerek işletme sermayesini gerekse yatırımlarını büyütmesi için onlara kolaylık göstereceğiz ve Hazine üzerindeki riski bir miktar artıracağız.

Çünkü o KOBİ'leri, şirketleri yaşatma gibi bir hedefimiz var. Buradaki kazancımız, onlara verdiğimiz kredi dövize, dolara, altına, ihtiyacı olmayan bir yere gitmeyecek. Tamamen firmanın ihtiyacı olan yere gidecek. Şirketini, atölyesini firmasını büyütmek istiyorsa bunu kullanacak. Önünü çok daha rahat bir şekilde görecek. Kredinin yüzde 25'ini de B'ye düşünüyoruz. A'ya bu dönemde hiçbir şekilde bir desteğimiz olmayacak. Onlar zaten her fırsatta bilançoları gereği her türlü finansal imkanlara ulaşabiliyor.  Biz bu yolla bu işi çözmüş olacağız.

İkincisi bu selektif kredi anlayışımız sadece KOBİ'ler için değil Türkiye'de yatırım yapan, ihracat odaklı olarak yatırım yapan, ileri teknolojiye yatırım yapacak olanlar, yüksek teknoloji ile tanışmak isteyenler ve ülkeye artı katma değer sağlayacak olanların tamamına bu ister A olsun ister B olsun ister C olsun isterse ilk defa kurulacak şirket olsun biz zaten gerekli destekleri veriyoruz. Şu anda kamu bankalarımız elini değil gövdesini de değil her şeyiyle taşın altına koymuş. Kamu bankalarımız özellikle 2018'deki ataklarda, 2020'deki salgında, bu yıl savaşın yaşandığı bir dönemde ve bir model değişikliğine gidip Türkiye'yi sıçratacak adımlar hamlelerin atıldığı bir ortamda kamu bankalarımız ve ilişkili bankalarımız, finans kurumlarımız, katılım finanslarımız gerçekten çok ciddi bir performans ortaya koydular. Çok ciddi emek sarfediyorlar ve kredilerin doğru yere yönlendirilmesi noktasında her tülü özveriyi de gösteriyorlar. Onları da tebrik ediyorum. Haklarını vermemiz lazım.

"Enflasyon aşağı doğru belini kırmış olacak"

Elbette zaman zaman şikayetler geliyor. Bu konudaki duruşumuz şudur biz genele bakarız. Kötü örnek emsal teşkil etmez. İkincisi gerçekten krediyi alabilecek bir durumda olmayabilir bu firmalar bundan kaynaklı olabilir. Kaldı ki özellikle kredilere ulaşımda zaman zaman serzenişler geliyor, şu anda faiz oranları oldukça düştü. Bu yıl yüksek bir enflasyon yaşadık inşallah aralık ayında baz etkisiyle de başlayıp beklentilerin kırılması ve aldığımız tedbirlerin semeresinin görüleceği bir dönemde enflasyon aşağı doğru belini kırmış olacak. Şimdi ucuz krediyi mümkün olduğunca farklı yol ve yöntemlerle farlı alanlara kullanma amacıyla hareket edenlerin serzenişlerini görüyoruz. Halbuki yatırım yapmak isteyen, işletme sermayesini güçlendirmek isteyenlere biz her türlü desteği veriyoruz kamu bankaları üzerinden.

 

Enflasyon tabi sadece Türkiye'nin değil dünyanın problemi. Enflasyonun temel sebeplerinden bir tanesi dünya için söylüyorum. Özellikle salgından başlayıp savaşla en üst seviyeye ulaşan ve ülkeleri neredeyse resesyona uğratacak enerji fiyatlarındaki, emtia fiyatlarındaki artışlar, taşıma maliyetlerinin yükselmesi, konteyner fiyatlarının artması ve kuraklığın da gelmesiyle gıda fiyatlarının yükselmesi sonrasında da Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden başlayan tarımdaki sıkıntılar dünyadaki fiyatların oldukça yükselmesine sebep oldu. Bunlar dünyaya enflasyon olarak dönüyor.

Merkez bankalarının almış olduğu tedbirlerden dolayı da finansal bir kısıtlamadan dolayı da finansa ulaşmada karşılaşılan problemler arz edilen fonunda azalmasına sebep oluyor. Bütün bunlar bir de Türkiye'de geçen yıl yaşanan kur ataklarıyla birleşince ülkemizde enflasyonun çok daha hızlı ve şiddetli yaşanmasına neden oldu. Enflasyon şöyle bir şey, karar verdiğiniz anda sabah hissedeceğiniz şey değildir. Şuna benzetirim bir otomobili kullanırsanız direksiyonu çevirdiğiniz anda araç döner fakat bir tekne kullanıyorsanız bir gemi kullanıyorsanız çevirdiğiniz anda dümen dönmez. Hedefinizi koynamız lazım belli bir süre geçmesi lazım. O süre içinde teknenizin nasıl yol alacağını hesaplamanız lazım. Fakat yetmiyor rüzgarı hesap etmeniz lazım, dalga boyunu hesap etmeniz lazım. Boğaz'ı geçiyorsanız akıntıya dikkat etmeniz lazım. o da yetmiyor aracınızın gemi mi, vapur mu, büyük şilep mi olduğuna göre de hareket etmeniz lazım. Bu birçok dışsal etkenin yol çizdirdiği bir yapıdır enflasyon. Dolayısıyla da önce enflasyonla mücadelemize bir hedef koyacaksınız. O hedef çerçevesinde yapısal adımlar atacaksınız. Makroekonomik tedbirler alacaksınız vergilerin indirimlerinden sübvansiyonlara kadar öte yandan da finansal olarak bir takım tedbirler alarak bunun üzerine gideceksiniz.

 

Biz gerek finansal ve gerekse makro ekonomik tedbirlerimizi aldık. Bunların etkilerini aralık ayından itibaren, önce baz etkisiyle sonra beklentilerin kırılmasıyla, kur atağından sonra karşı karşıya kaldığımız oynaklığın giderilmesiyle, dünyada da emtia fiyatlarının sakinleşmesiyle enflasyon baskısından gerek içerden gerek dışardan kurtularak önümüzdeki yıl enflasyonun düştüğü ve bunun toplum tarafından hissedilir şekilde yaşandığı bir döneme girmiş olacağız.

 

Özellikle önümüzdeki süreçte gerek perakendeden gerek toptancılardan gerek üreticilerimizden şunu istiyoruz: Dövizle ilgili oynaklık en alt seviyede, öngörülebilirliğin en yüksek olduğu süreçteyiz. Cari açıkla ilgili problemimiz yok, ihtiyacımız yok, turizm gelirlerimiz çok çok iyi. Önümüzdeki dönemle ilgili ödemeler dengesiyle ilgili sıkıntımız yok. Dövizle ilgili öngörülebilir şekilde yürüyoruz, aldığımız tedbirlerin enflasyonla mücadelede sonuçlarını yavaş yavaş görüyoruz. Enflasyonda artış hızı azaldı, aralık ayından itibaren düşüşü görmüş olacağız. Buna ilişkin olarak herkesin hesap kitabını yapması, beklentileri de buna göre oluşturması, enflasyonla mücadelede en önemli araçlardan bir tanesidir. Önümüzdeki süreç enflasyonun çok daha az konuşulduğu ve başarılı adımların arka arkaya geldiği bir süreç olacaktır.

 

İlkbahar toplantılarında Dünya Bankası, IMF, OECD ülkelerinin tamamının olduğu toplantıda savaş yeni başlamış, herkes şiddetli ambargo tedbirleri alınması, blokajların uygulanması lazım diye konuşuyordu. Orada kayıtlara girsin diye şunu söyledim; Biz yolumuzu büyümeden yöne çizdik. Enflasyonu bir miktar hissedeceğiz ama insanlar işlerini kaybetmeyecek. Biz insan odaklı bakıyoruz bu işe. Dükkanlar kepenk kapatmayacak, fabrikalar kapanmayacak. Siz bir şeye karar vermelisiniz enflasyonla mücadele ederseniz resesyonla karşı karşıya kalacağınız malum. Resesyonla karşı karşıya kaldığınız zaman işsizliği nasıl yöneteceksiniz? Yok büyümeden yana karar alırsanız enflasyonla mücadeleyi nasıl gerçekleştireceksiniz çünkü siz alışılmış faizleri artıralım mottosuyla hareket eden ve toplumun etkilerine bakmadan yürüyorsunuz, kağıt üzerinde hesap ediyorsunuz.

Biz insan odaklıyız bizim bir farkımız var. İnsan odaklı baktığımız için enflasyon bir müddet yükselmiş olsa bile aldığımız tedbirlerle, işte gerek dar gelirlilere, çalışanlara, ihtiyacı olanlara, emeklilere, dula, yetime bu yıl verdik. Geçen yıl 250 milyar bu yılla birlikte 400 milyar lirayı aşan bir desteklemede bulunduk. Doğal gazı hissettirmiyoruz, yüzde 83 halen vatandaşımız doğal gazı ucuza kullanıyor evinde. Elektriği daha az hissettirdik. Buna göre yol yürüdük ve elimizdeki imkanları insanların rahatlaması için kullandık. 

 

Şu anda Avrupa ne yapacağını bilmiyor. Çünkü almış olduğu tedbirlerle iş yürümüyor. Avrupa'da şu anda ciddi bir daralma görünüyor. ABD'de yine aynı şekilde bir daralma görünüyor. Tersine giden bir ülke var Türkiye büyüyerek yoluna devam ediyor. Fakat bir yıl boyunca yaşadığı yüksek enflasyonla da mücadeleye ilişkin de almış olduğu adımlar dolayıda enflasyonu aralık ayından itibaren de aşağı inmiş olacak. Dünya gelecek dönemde çok daha yüksek sesle resesyon ve durgunluğu konuşacak. Avrupa bu krizden nasıl çıkacak diye konuşulacak, ABD aynı şekilde konuşacak. Biz ise büyüyerek, üreterek, istihdam oluşturarak yolumuza devam edeceğiz. Dünyanın böyle bir resesyon riskiyle karşı karşıya kalması bir miktar bizi etkileyecektir ama onların yaşadığı kadar şiddetli yaşamayacağımızı söyleyebilirim.

Riyad'daki yatırım konferansı

Son zamanlardaki en keyifli toplantılardan birine katıldım. 6-7 bin civarında katılımcının olduğu hemen her ülkeden üst düzeyde yönetici ve özellikle de fon yöneticilerinin ve şirket sahiplerinin rol aldığı bir toplantıda bize söz hakkı verdiler. Dedim ki bunu ikinci gün kullanabilir miyiz? İkinci gün verdiler. Normalde ortada yapılan konuşmada Türkiye Cumhuriyeti Hazine Bakanına ilk açılış konuşması yapılan kürsüden söz verdiler, limit koymadılar ve o konuşmaya giderken şu oldu açılıştan sonra genellikle insanlar ikili görüşmelere dönerler salonda herhalde kimse olmayacaktır diye girdiğimiz salonun tamamen dolu olduğunu gördük. Bu Nureddin Nebati'ye olan ilgi değil. Bu Tükiye Cumhuriyetine, ekonomisine olan ilginin tezahürüdür.

 

Orada bir konuşma yaptık ve o da iyi oldu. Özellikle de Yunan Bakanın hiç gereksiz olmadık bir yerde sayın Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye yönelik sözlerine de cevap verme imkanını elde etmiş olduk. İlgi çok yüksek, çıktık, birçok kişiden konuşmamız ile ilgili tebrik aldık. Türkiye ekonomisini takip ettiklerini açıkça ifade ettiler. Çok daha önemli bir şey oldu. Bu kadar çok ülke gitmiş olmasına rağmen tek bir ülkeye resepsiyon düzenlendi. Dışarıda bir çok önemli zatların ağırlandığı yerde yapıldı. Türk heyetine orada resepsiyon verdiler ve oraya gelen birçok yabancı Bakan da bu toplantıya geldi. 

 

Tükiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin tekrar en üst seviyeye getirilmiş olmasından dolayı herkes memnun. İkincisi Türkiye gibi büyük bir pazarın onlar açısından uzak kalmış olması acı verici olmuş. Bizim tarafımızdaki yatırımcılar tarafından da Suudi Arabistan gibi önemli bir pazarın kullanılmamış olması sıkıntı yaratmış.

Hem bizim hem öbür taraftan iş imkanlarının had seviyede geliştiği döneme gelmiş olduk. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Salman'ın ortaya koydukları bu irade iki ülkenin çıkarına oldu. Bunu iki taraf da görüyor. Bu görüşmelerde de Türkiye'de neler yapabiliriz, Türkiye'de hangi tür yatırımlarla ortaklıklar kurabiliriz, Türk yatırımcılarına 3 trilyon dolarlık 10 yıllık yatırım planlıyorlar Suudi Arabistan'da. Buralarda Türk yatırımcıları ne tür roller alabilir diye onları tartıştık. Çok verimli görüşmeler oldu. Şimdi aralık ayının ilk 10 gününde Suudi Arabistan heyeti geliyor. Türkiye'de olacaklar. İş dünyasıyla, yatırımcılarıyla ve yatırım bakanlığıyla gelecekler. Ocak ayı sonlarına doğru da biz de yatırımcılarımızı ve iş dünyamızı götüreceğiz ki ilişkileri sıkılaştıralım.

Türkiye Ekonomi Modeli

Şimdi orada 6-7 bin civarında bir katılımcı vardı. Bunlar dünyanın gerçekten üst düzey yatırımcılarıydı. Birçok ülkenin yatırımcıları ile görüşme imkanımız oldu. Türkiye'yi özel ilgi gösteriyorlar. Özellikle Türkiye Ekonomi Modeli'ni ilk dile getirdiğimizde sorguluyorlardı şimdi Türkiye Ekonomi Modeli galiba demekten vazgeçtiler. Evet Türkiye Ekonomi Modeli başarılı sonuçlar üretiyor biz buna ilgi duyuyoruz diyerek bizi dinlemeye geldiler ve yabancıların Türkiye'ye olan ilgilerinin arttığını da görmeleri açısından çok önemli. Özellikle 2020'de biz 28 milyar dolar, geçen yıl 51 milyar dolar bu yıl 100 milyar doları aşan bir net enerji ithalatçısı konumumdayız ki bu bizim dış ticaretimizin açık vermesine ve cari açığa sebep oluyor. Bunları nasıl yönettiniz, nasıl üstesinden geldiniz diye soruyorlar. Sorunun cevabı belli Türkiye Ekonomi Modeli. Almış olduğumuz tedbirler ve Türkiye'nin potansiyeli bu işin çözümündeki temel etmenlerden birisi olduğunu gördükleri için oldukça heyecanlılar.

Önümüzdeki 2023 Cumhuriyetimizin 100. yılı ve bu 100 yıl Türkiye açısından fırsatların değerlendirildiği ve her türlü dünyada karşı karşıya kaldığımız krizlerin üstesinden gelerek sonuçlar elde ettiği bir yıla doğru gidiyoruz. Oldukça umutla ve heyecanlıyım. Özellikle Suudi Arabistan'da yerli yatırımcılar değil oraya gelmiş olan insanların yaklaşımları, ifadeleri Türkiye'ye olan ifadeleri ve Türkiye Ekonomi Modeli'ni sorgularken hayranlıklarını ortaya koymuş olmaları yeterli. Yine birileri kötümser, karamsar sözleriyle yarışa gireceklerdir ama Türkiye Ekonomi Modeli sadece Türkiye modeli olmaktan çıktı. Dünyanın konuştuğu bir model haline geldi ki 10 ay gibi bir sürede bu ismi konmuştu. Fakat öncesinde alt yapısı sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde ekipleri tarafından hazırlanmış olan alt yapısı da güçlü olan bir yapıya dönüştüğü için bu model inşallah önümüzdeki yıllarda dünyanın önemli modellerinden biri olarak gündemde kalmaya devam edecek.

 

Kripto para düzenlemesi

Buradaki amacımız kriptodan vergi toplamadan ziyade kripto varlıkların dünyada konuşulduğu ve uygulandığı bir dönemde bunlarla ilgili soru işaretlerinin ortadan kaldırıldığı bir genel düzenlemenin yapıldığı ve bunların içerisinde tanımlamalar yapılarak herkesin aynı kavramdan aynı şekilde ifadelerden aynı anlamı çıkarmalarının sağlandığı bir üst yapı oluşturuluyor. Bu üst yapı ile ilgili geçen yıldan beri çalışmalar yapılıyordu. Hazırlanıyor fakat sürekli güncelleniyor. Bizim açımızdan bu iş bitti şimdi sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay beyin başkanlığında kripto yasası ile ilgili çok daha ayrıntılı bir şekilde son derlemeler yapılıyor. Bu derlemelerden sonra da Meclisimiz herhalde bunu alıp değerlendirme imkanına kavuşacaktır. Buradaki amacımız çağı hızlı bir şekilde yakalamak ve öncelik tanımak. Çünkü kripto ile ilgili dünyada birkaç ülke düzenleme yapıyor. Bu birincil düzenlemeyi biz gerçekleştirdiğimizde dünyanın faklı ülkesinden biri olacağız.

Bakan Nebati: KGF ile krediye ulaşımı kolaylaştıracağız

Bakan Nebati: KGF ile krediye ulaşımı kolaylaştıracağız

Bakan Nebati: KGF ile krediye ulaşımı kolaylaştıracağız

TRT

  • Yorumlar 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Ada Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.