Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya'da Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri Buluşması'nda konuştu.
"Tarihini 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesinin üzerine inşa eden köklü bir geleneğin temsilcileriyiz." diyen Erdoğan, "Bizim siyaset anlayışımızda, hizmet tasavvurumuzda ayrımcılık yoktur, ayrıştırma yoktur. Kimseyi inancından, tercihinden, siyasi görüşünden dolayı dışlama yoktur. Kökeni, meşrebi, mezhebi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi bizim özbeöz kardeşimizdir" dedi.
Devletin nazarında, vatandaşların tamamının eşit derecede hizmete ve hürmete layık olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her birey birinci sınıf vatandaşımızdır. Ne 40 yıllık siyasi hayatımızda ne de 20 yılı bulan iktidar dönemlerimizde aksi yönde bir ayrımcılık izine rastlayamazsınız. Bize oy versin veya vermesin 85 milyonun tamamını sosyal veya siyasi rengine bakmadan kucaklamanın gayreti içerisinde olduk. Sadece ekonomide, savunmada, terörle mücadelede, diplomaside değil hak ve özgürlükler alanında da ülkemize çağ atlattık. Tek parti dönemi artığı zihniyetin yasakçı, faşist ve baskıcı tavrına rağmen ilk günden beri Türk demokrasisini ayıplarından kurtarmanın mücadelesini veriyoruz.
Elini vicdanına koyan herkes Türkiye'nin 20 yılda kat ettiği mesafeyi çok iyi görüyor, takdir ediyor. Bizden önce Türkiye yoklukların, krizlerin ve belirsizliklerin kol gezdiği bir yerdi. Bu ülkede yıllarca Kürdüyle, Alevisiyle, dini azınlığıyla, mütedeyyiniyle toplumun farklı kesimleri, sosyal ve siyasi hayattan dışlanmışlardı. Başörtülü kızlarımızın en temel hakkı olan eğitim hakları, saçma sapan gerekçelerle ellerinden alınmıştı."
"Elitlerin, faşist baskıcı, yasakçı tavrına rağmen başardık"
"İmam hatip okulları ve meslek liselerine yönelik adaletsizlik, katsayı denilen ucubeyle adeta sistemleştirilmişti." diye konuşan Erdoğan, "Kürt kardeşlerimiz, bir tarafta bölücü terör örgütünün diğer tarafta faşist zihniyetin olduğu bir cenderede sıkışıp kalmıştı. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız, kendi kimliklerini özgürce ifade etmekte dahi zorlanıyorlardı. 'Yeşil sermaye' yaftası vurulan Anadolu'nun bağrından çıkan girişimcilerimiz, hunharca dışlanıyordu" ifadelerini kullandı.
Eğitimden sosyal hayata, bürokrasiden sivil topluma kadar pek çok alanda insanları tek tipleştirmeye, belli kalıplara girmeye zorlayan bir anlayışın hakim olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Göreve geldiğimizde ekonomisi çökmüş, üretimi durmuş, diplomasisi zayıf, hak ve özgürlükler noktasında adeta yerlerde sürünen bir Türkiye tablosuyla karşılaştık. Önce Rabb'imizin yardımı sonra milletimizin desteği ve elbette sizlerin de gayretiyle daha evvel hayal dahi edilemeyen nice reformu, nice hak ve özgürlükler hamlesini tek tek hayata geçirdik. Kamu hizmetlerinin merkezine vatandaşını hor-hakir gören, kendi insanına tepeden bakan seçkinci anlayış yerine vatandaşına hizmetkar olan kerim devlet yaklaşımını yerleştirdik. Tüm bunları da elitlerin faşist baskıcı, yasakçı tavrına rağmen başardık."
"Türkiye tarihinin en büyük demokratik dönüşümünü bizimle yaşadı"
Anayasa Mahkemesi'nin kapısında nöbet tutanlara rağmen başörtüsü meselesini çözüme kavuşturduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları belirtti:
"Projelerimizi iptal ettirmek için Danıştay'ın önünden ayrılmayanlara rağmen ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırdık. Faiz lobilerinin sözcülüğünü yapan mandacı ekonomistlere rağmen Türkiye'yi her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyüttük. Dikkat ederseniz şu anda faiz lobileri çökmeye başladı. Ve artık faizde tek haneli rakama doğru iniyoruz. Özel sektör bankaları da faizlerini düşürmeye başladılar. Terörle mücadeleden savunma sanayine, dış ticaretten sosyal yardımlara kadar her alanda ülkemize eşsiz başarılar, zaferler, rekorlar kazandırdık.
'Eğitim' dedik, 'sağlık' dedik, 'adalet' dedik, 'emniyet' dedik, 'ulaşım' dedik, 'tarım' dedik, 'diplomasi' dedik ve bütün bunların hepsinde Türkiye sıçramasını yaptı. Bakın Avrupa şu anda 'bu kışı nasıl geçireceğiz?' endişesini taşıyor. Elhamdülillah biz böyle bir endişeyi şu anda taşımıyoruz. Bugün geriye doğru baktığımızda gördüğümüz şudur; 20 yıldır kararlılıkla sürdürdüğümüz reform irademiz sayesinde Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratik dönüşümünü ekonomik atılımını bizimle yaşadı. İnşallah bundan sonra çok daha büyük atılımları yine sizlerle birlikte hayata geçireceğiz."
Dünya ve onunla birlikte Türkiye değiştikçe milletin talep ve beklentilerinin de farklı hale geldiğini söyleyen Erdoğan, "Nasıl eser ve yatırım siyasetimizde, 'tamam' sözüne yer vermiyor, sürekli yeni projelerin peşinde koşuyorsak, hak ve özgürlükler konusunda da çıtayı sürekli yukarı taşıyoruz. Hükümet olarak reform irademizi güçlü bir şekilde sürdürüyoruz. Şu iki hususun altını çizerek özellikle ifade etmek isterim. Bir, Türkiye'de vatandaşa hizmet noktasında bakanlıkları ve belediyeleriyle kimse bizim elimize su dökemez. İki, milletimizin talep ettiği yeni reformları hayata geçirme hususunda da hiç kimse bizimle yarışamaz." dedi.
"İlk günkü gibi güçlü, diri ve dinamik"
Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın reform iradesi ve heyecanının ilk günkü gibi güçlü, diri ve dinamik olduğunu belirtti.
Bu anlayışla kısa süre önce muhalefete samimi bir çağrıda bulunduklarını, "gelin, tarihinizde ilk kez sorunun değil çözümün parçası olun" dediklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi buradan aynı davetimizi tekrarlıyorum. Amacınız, siyasi şov yapmak değil de yasakların Türkiyesini gerçek manada tarihe gömmekse bunun yolu bellidir. İçeriği mayınlarla, tuzaklarla, sinsiliklerle dolu yasa teklifleriyle milletin ve milletvekillerinin vaktini çalmayın. Olmadık bahane ve şartlar öne sürerek ipe un sermekten vazgeçin. Şayet gerçekten dürüstseniz kanun teklifleriyle oyalanmak yerine bu işi anayasa değişikliğiyle kalıcı bir çözüme kavuşturalım. Kılık kıyafet özgürlüğünü anayasal güvenceye alırken aynı zamanda toplumun temel direği olan aile kurumunu daha da güçlendirelim."
Güçlü ailenin güçlü millet anlamına geldiğini, eğer aile zayıfsa milletin de zayıf olacağını dile getiren Erdoğan, "İşte şu anda Türkiye genelinde görüyorsunuz LGBT diyorlar. Güçlü bir ailede LGBT diye bir şey olabilir mi? Olamaz. Bunun kimlerle nasıl iş tuttuğunu zaten biliyorsunuz. Hangi siyasi partiler bunlarla iş tutuyor, bunları da biliyorsunuz ama AK Parti'nin böyle bir derdi yok. Bize güçlü aile lazım. Çünkü güçlü milleti biz ayağa kaldıracağız. Milli iradenin temsilcileri sıfatıyla milletimizi sapkın ve sapık akımların saldırılarından beraberce koruyalım. Böylece farklı siyasi partiler olarak, 2023 seçimleri öncesinde tarihi bir uzlaşmaya hep beraber imza atalım" ifadelerini kullandı.
"Sözümüzün sonuna kadar arkasındayız"
Daha önceki tüm çağrılarındaki gibi bunda da samimi, hasbi olduklarını belirten Erdoğan, "Tüm milletvekillerimizle sözümüzün sonuna kadar arkasındayız. Aynı dürüst tavrı muhalefet partilerinin de göstermesini bekliyoruz" dedi.
Bölgede gerilimlerin tırmandığı, toplumsal fay hatlarının hareketlendiği hassas bir dönemde milli meselelerde siyaset kurumunun bu tarz geniş tabanlı mutabakatlara ihtiyaç duyduğunu gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hünkar Hacıbektaş Veli'nin, 'bir olalım, iri olalım, diri olalım' düsturunu her alanda hayata geçirmenin gayreti içerisinde olalım. Önceki gün meclisimize sunduğumuz Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin talepleriyle ilgili kanun teklifimizi de milli birlik ve kardeşlik hamlelerimizin en son örneği olarak görüyoruz. Teklifte yer alan reformların birkaç marjinal haricinde vatandaşlarımız tarafından hüsnü kabulle karşılanması bizim için çok kıymetlidir. Türkiye artık en sancılı konuları bile büyük bir olgunluk içinde konuşacak, tartışacak, hukuki zeminde çözebilecek bir iklime kavuşmuştur."
İlerleyen dönemde Türkiye'de birlik, beraberlik ve kardeşlik zeminini daha da güçlendirecek yeni adımlar atmayı sürdüreceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tevhidi bir, kitabı bir, kıblesi bir, peygamberi bir, ezanı bir olan milletimizin bölünmesine kutuplaştırılmasına, kimlik ve köken üzerinden birbirine düşürülmesine kesinlikle fırsat vermeyeceğiz. Aynı şekilde ülkemizi hem küresel ekonomik krizin etkilerinden koruyacak hem de hedeflerine süratle ilerlemesini sağlayacak ekonomi programımızı da beraberce başarıya ulaştıracağız. Daha düne kadar uyguladığımız program için bize demediğini bırakmayanların hatta kendi akıllarınca dalga geçenlerin bugün aynı noktaya gelmeye başlamalarını biz tebessümle takip ediyoruz. Türkiye Yüzyılı'nı inşa ederken hem 20 yıllık demokrasi ve kalkınma kazanımlarımıza sahip çıkacak hem de ülkemizi dünyanın birinci liginin ilk sıralarına çıkarma hedefimizden taviz vermeyeceğiz."
Bugüne kadarki her mücadelede olduğu gibi bunu da birlikte başaracaklarını belirten Erdoğan, "Bunun için hepimize, özellikle de Malatya'nın kanaat ve sivil toplum önderi olan siz kardeşlerime önemli sorumluluklar düşüyor. Kapısını çalmadığımız, gönlüne girmediğimiz her insanımızın vebalinin üzerimizde olduğunu aklımızdan çıkarmadan çalışacağız. Malatyalı hiçbir kardeşimizin istiklalimizi ve istikbalimizi tehlikeye düşürecek bir atalete ve rehavete kendisini kaptırmayacağına inanıyorum. Gayret bizden tevfik Allah'tan, destek ve hayır duası sizden. Mevla yolumuzu, bahtımızı açık etsin" şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda bugün açılışı yapılan eserlerin bir kez daha şehre ve ülkeye hayırlı olmasını diledi, toplantıya katılanlara teşekkür etti.
TRT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.