Lapid, düzenlediği basın toplantısında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakere edilen uluslararası anlaşmaya dair değerlendirmelerde bulundu.
İsrail'in herhangi bir anlaşmaya değil bu anlaşmaya "kötü olduğu ve içinde yazılanların kabul edilemeyeceği" için karşı çıktığını dile getiren Lapid, "Masada kötü bir anlaşma var. İran'a her yıl 100 milyar dolar verecek. Bu para, okul, hastane yapılmaya harcanmayacak, Orta Doğu'yu istikrarsızlaştırmaya ve dünyada terörü yaymaya kullanılacak." dedi.
Lapid, Tahran'ın elde ettiği finansmanı Devrim Muhafızlarını güçlendirmek, İran halkını baskılamak, Orta Doğu'daki ABD üslerine saldırmak ve Hizbullah, Hamas ile İslami Cihad'a destek vermek için kullanacağını savundu.
ABD yönetimiyle, ilgili tüm anlaşmazlıklara ilişkin açık bir diyaloğa sahip olduklarını ve bunu takdir ettiklerini kaydeden Lapid," Washington'un, İsrail'in en iyi müttefiki olarak kalmaya devam edeceğini" söyledi.
Lapid, "Herkese açıkça söyledik. Bir anlaşma imzalanırsa İsrail'i bağlamaz. Biz İran'ın nükleer bir devlet olmasını önlemek için harekete geçeceğiz." diye konuştu.
Batı'nın çizdiği kırmızı çizgi "hareket ediyor"
İran'ın nükleer müzakerelerde "yeni taleplerini eklediği" bir teklif sunduğuna işaret eden Lapid, Batı'nın önce bir kırmızı çizgi çektiğini ancak Tahran'ın bunu umursamadığını ve bu nedenle kırmızı çizginin hareket ettiğini ileri sürdü.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA), 6 Haziran'da "İran'ın nükleer bomba üretebilmek için gerekli malzeme miktarına yaklaştığı" uyarısında bulunduğunu anımsatan Lapid, İran'la varılacak nükleer anlaşmanın UAEA'nın "ilgili soruşturmalarını tamamlamadan kapatması için siyasi baskı oluşturacağını" belirtti.
İran, başka ülkelerin de yaptırımları atlatmasına yardım edecek
Lapid, İran'a yönelik mali yaptırımların kaldırılmasıyla Tahran yönetiminin, yaptırım uygulanan başka ülkelerin de bu yaptırımları atlatmasına yardım edeceğini söyledi.
İran ile nükleer anlaşmayı müzakere eden Fransa, Almanya ve İngiltere ile diyalog halinde olduklarını aktaran Lapid, müzakerelerde "artık yeter" denilecek noktaya gelindiğini bu ülkelere ilettiklerini aktardı.
İran ile nükleer anlaşma ve müzakere süreci
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı. Washington, eski Başkan Donald Trump döneminde, 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilerek İran'a yeniden yaptırım uygulamaya başlayınca Tahran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmuş ve yeniden yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme dahil bir dizi adım atmıştı.
Anlaşmanın yeniden uygulanmasını sağlama ve ABD'nin anlaşmaya dönüşü için Nisan 2021'den beri Avrupa Birliğinin (AB) koordinatörlüğünde Viyana'da yapılan müzakereler 8 Ağustos'ta sona ererken müzakerelerin koordinatörlüğünü üstlenen AB'nin sunduğu taslak anlaşma metni sonrasında taraflar nihai anlaşmaya varma konusunda önceki aylara nazaran çok daha olumlu işaretler vermişti.
İran Dışişleri Bakanlığı, AB tarafından sunulan ve nükleer müzakerelerde nihai yol haritası olarak kabul edilen anlaşma taslağına ilişkin görüşlerini 15 Ağustos'ta AB'ye iletmiş ve taslak metne verdikleri yanıta karşılık ABD'nin cevabını beklediklerini açıklamıştı.
İran'ın yanıtını "makul" olarak niteleyen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Borrell, dün konuyla ilgili açıklamasında, ABD'den olumlu yanıt gelmesi halinde bu hafta sonu İran ile nükleer anlaşmaya varılabileceğini söylemişti.
Washington, Tahran'ın anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesini, İran ise anlaşmadan ayrılan taraf olarak öncelikle ABD'nin anlaşmaya dönerek tüm yaptırımları kaldırmasını ve anlaşmadan tekrar ayrılmayacağına dair güvence vermesini talep ediyor. İran ayrıca nihai anlaşma için nükleer programıyla ilgili uluslararası "siyasi soruşturmaların" kapatılmasını istiyor.
TRT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.