“Rusya ile yaptıklarının bazı sonuçları olacak. Neyi değerlendirdiğim ve aklımda neler olduğu konusuna girmeyeceğim. Ancak sonuçları olacak”
ABD Başkanı Joe Biden, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC+) en önemli üyelerinden biri olan Suudi Arabistan’la ilgili oldukça sert sözler söyledi.
ABD yönetimi, OPEC+ ittifakının petrol üretimini azaltma kararı almasından doğrudan Suudi Arabistan’ı suçlu buluyor. Bu nedenle hem Başkan hem de Kongre üyeleri “yaptırımlara” işaret eden açıklamalar yapıyor.
Petrol üretimi azalırsa ne olur?
OPEC+ ittifakının enerji ve petrol bakanları, Avusturya'nın başkenti Viyana'da 5 Ekim'de düzenlenen toplantıda, günlük petrol üretimini kasım ayından itibaren 2 milyon varil azaltma kararı aldı.
Küresel petrol arzında 2 milyon varili bulacak bir düşüşün piyasayı önemli ölçüde daraltacağı düşünülüyor.
Piyasada yaşanacak daralmanın, Çin'de COVID-19 salgınının kontrol altına alınması, talebin artması ve normal seyrine dönmesiyle daha da kötüleşebileceği tahmin ediliyor.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada OPEC+’nın kararının ardından, stratejik petrol rezervinden 10 milyon varil petrolü daha piyasaya süreceğini duyurdu.
Ukrayna Savaşı ilişkileri nasıl etkiledi?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. ABD ile Suudi Arabistan arasında petrol üzerinden tesis edilen ilişkilerin üzerinden uzun yıllar geçti ancak ilişkilerin seyrini hala petrol belirliyor.
14 Şubat 1945’de USS Quincy destroyeri üzerinde başlayan bu ilişki, inişli çıkışlı bir seyir izleyerek bugünlere kadar geldi.
Hatırlanacağı üzere “Büyük Petrol Buhranı” olarak anılan 1973 petrol krizi de yine Suudi Arabistan’ın Batı’ya uyguladığı ambargo ile başlamıştı.
Dünyayı doğrudan etkileyecek büyük petrol rezervlerine sahip Suudi Arabistan, Ukrayna Savaşı’yla birlikte yeniden kritik bir aktör olarak öne çıktı. Rusya’yı baskılamak isteyen ABD’nin talebiyle petrol üretimini artırdı.
Her ne kadar gönülsüz de olsa ABD Başkanı Biden’ın Riyad’ı ziyareti bu kararın alınmasında etkili oldu. Üretimin artırılmasının akabinde petrol fiyatlarındaki düşüş sona yaklaştı. Zira OPEC+ petrol üretimini 2 milyon varil düşüreceğini duyurdu. Bu, petrol fiyatlarının tekrar tırmanışa geçeceğini işaret ediyor.
Petrol üreten ülkeler, başta Suudi Arabistan ve Rusya, artan fiyatlardan memnun ancak Rusya’nın yüksek gelir elde etmesi Ukrayna’yı destekleyen ve Rusya’ya ambargo uygulayan Batılı müttefikleri rahatsız ediyor.
Öyle ki Washington'da OPEC+’nın petrol üretimini azaltma kararına tepkiler artıyor. Beyaz Saray, Rusya'nın yanında yer almakla suçladığı Suudi Arabistan ile ilişkilerin gözden geçirileceği ve artık ABD'nin ulusal çıkarına hizmet edip etmediğine bakılacağını duyurdu.
Biden daha önce de artan petrol fiyatlarından Suudi Arabistan’ı sorumlu tutmuştu:
"Benzin fiyatını galon başına 1,60 doların altına indirebilirdim ancak benzin fiyatları Ruslar ve Suudilerin yaptıkları yüzünden artıyor. Bu iş burada bitmedi."
ABD Kongresinde de Suudi Arabistan'dan asker ve füze savunma sistemlerinin çekilmesi dahil, savunma ortaklığının gözden geçirilmesini savunan siyasetçilerin sayısının arttığı belirtiliyor.
Riyad neyi savunuyor?
Suudi Arabistan, OPEC+’nın aldığı kararın hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruduğunu savunuyor. Özellikle ABD’den gelen sert eleştirileri ise, “gerçeklere dayanmayan” iddialar olarak nitelendiriyor.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, OPEC+ kararının oybirliğiyle kabul edildiğini, arz ve talep dengesini dikkate aldığını ve piyasada yaşanan oynaklığı azaltmayı amaçladığını duyurdu.
Suudiler, alınan kararın ekonomik yanına odaklanmayı tercih ediyor. Zaten açıklamada da “tamamen ekonomik” saikler vurgusu yapılıyor. Öte yandan Suudi Arabistan, ABD’nin “fiyat artış kararını bir ay erteleyin” tavsiyesinin de istişare edildiği ve olumsuz sonuçları olacağı endişesiyle önerinin kabul edilmediğini öne çıkarıyor.
Suudi Arabistan yetkilileri, ABD’den gelen sert eleştirilere rağmen iki ülke ilişkilerini “stratejik” olarak nitelendiriyor ve kurumsal ilişkilerin dönemsel rüzgarlardan etkilenmeyeceğine atıf yapılıyor.
Suudiler ayrıca, petrol üretimini artırma tavsiyesinin “siyasi hesapla” yapıldığını iddia ediyor.
Uzmanlar, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında artan enerji fiyatları ve artan enflasyonun Biden’ı ve Demokrat Parti’yi ara seçimlerde zorlayacağını düşünüyor. Biden yönetiminin petrol üretiminin artması konusunda Suudi Arabistan’a baskısının devam edeceği bekleniyor.
Petrol fiyatları neden artıyor?
Bugünkü fiyatlara geçmeden önce bu konuda biraz genel bilgi vermekte fayda var. Petrolün kullanılmaya başlanmasından 1973 Petrol Buhranı'na kadar petrolün varil fiyatı 3 doları hiç geçmedi.
Ancak Suudi Arabistan başta olmak üzere, Arap ülkelerinin Suriye ve Mısır’ı İsrail’e karşı desteklemek için giriştiği ambargo 1974’te fiyatların 15 dolara kadar yükselmesine neden oldu.
Bu tarihten itibaren petrol, 70’li yıllar boyunca 10-15 dolar seviyelerinde kaldı. Piyasa, 80’lerin başında varil fiyatını ikiye katlayıp 40 dolara yükseltti. Daha sonra ise varil fiyatları 1985’e kadar 35 dolar civarında kaldı.
İlerleyen yıllarda ise petrolün varil fiyatının önemli ölçüde düştüğü görüldü. Öyle ki 9,5’a kadar düşen petrol fiyatları sonraki yıllarda 12 ile 20 arasında gidip-geldi.Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'in Kuveyt’i işgal girişimi de petrol fiyatlarında ciddi değişikliklere sebep oldu. 1973’de fiyatının beş katına çıkan petrol, 1990’da ancak iki kat yükseldi. Varili 16 dolar olan petrol 40 dolara kadar yükseldi.
2000’li yılların başında ise ne 25 doları aştı ne de 10 doların altına indi petrol. Dünyada ilk kez 2004 yazında, bir varil petrol 45 doların üzerine çıktı. 2008’de dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz sırasında ise petrolün varil fiyatı 140 doları aştı.
2015 sonunda ABD’de kaya gazında yaşanan üretim patlaması ve 2020’deki COVID-19 salgın dönemi petrol fiyatlarını aşağıya çekti.
2022 yılının hemen başında bir varil petrol 80 dolar seviyesinde seyrederken, Rusya’nın Ukrayna saldırısıyla yükselişe geçti. Ukrayna savaşı 4’üncü ayına girerken, haziran ayında petrol fiyatları 114 seviyelerini test ediyordu.
Bugünlerde dolar 90 ile 100 arasındaki seviyesini koruyor. Ancak, başta ABD olmak üzere tüketici ülkeler, fiyatları düşürmek için petrol üretiminin artırılmasını istiyor.
Bu yazının da ana gündem maddesi olan Suudi Arabistan ve diğer üretici ülkeler ise, piyasaları petrole boğma taleplerini görmezlikten geliyor. OPEC+ ile ABD arasındaki kriz devam ederken, bazı ülkelerin ABD’ye karşı suçlamaları da hız kesmiyor.
Rusya’dan doğalgaz almayı durduran Avrupa için LNG tedarik eden ABD’li firmalar fiyatları astronomik düzeylere çıkardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, Avrupalı müttefiklerinin enerji kıtlığı içindeyken doğal gaz fiyatlarını arttırması nedeniyle ABD’ye tepki gösterdi.
Suudi Arabistan ABD’nin tepkisini garip karşılasa ve pozisyonun haklı olduğunu iddia etse de Biden yönetiminin tavrının piyasa tarafından satın alındığını söylemek yanlış olmaz.
Bir zamanlar “stratejik müttefik” olarak nitelendirilen Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden değerlendirilmesi konusunda çok ciddi bir kamuoyu oluşuyor. Suudi Arabistan’ın hamlesi ABD tarafından doğrudan Rusya’ya “can suyu” olarak algılanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın şu sözleri de bu görüşü destekliyor:
"Suudiler, Rusya'nın gelirlerini artırmaya, yaptırımların etkisini azaltmaya neden olacağını bile bile hem açık hem de özelden petrol üretimini azaltma niyetini bize iletti. Onlara gittikleri yönün yanlış olduğunu bildirdik."
TRT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.