Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nın zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çekerek “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır.” dedi.
Feyzioğlu, 20 Temmuz’da Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil, tamamına barışı getirdiğini vurguladı.
Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.
KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin değerli olduğunu belirten Feyzioğlu, artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğine vurgu yaptı.
“KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.
Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları da paylaşan Feyzioğlu, Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini belirtti.
– “1974’ten beri geçen 50 yıldır bu cennet Ada’da barış vardır”
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 50. yılı dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Feyzioğlu, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekâtı’nın yıl dönümünü coşkuyla kutladıklarını belirtti.
20 Temmuz’un zulme son verilen, Kıbrıs Türk halkının istikbalini, istiklalini ve istikrarlı yönetimini kazandığı, Ada’ya barışın geldiği kurtuluş günü olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, 1974’ten bu yana geçen 50 yıldır cennet Ada’da barışın olduğunu ifade etti.
20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin sadece Ada’nın kuzeyine ve Kıbrıs Türklerine değil tamamına barışı getirdiğini vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün direniş azminin ve özgür yaşama isteğinin onları bu Ada’dan tamamen kovmak isteyenler tarafından kırılamadığını kaydetti.
-“Kıbrıs Türkleri hiç bir zaman zulme geçit vermedi”
Kıbrıs Türk halkının asil Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin direnişçi olduğunu ve hiçbir zaman zulme geçit vermediğini dile getirdi.
20 Temmuz 1974’te başlayan Barış Harekatı ile Mehmetçik ve mücahidin omuz omuza çarpışarak Ada’ya barış, istikrar, demokrasi ve huzur getirdiğini kaydeden Feyzioğlu, garantör ülke olarak Ada’daki kardeşlerinin can güvenliğini sağlamak, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için gerçekleştirilen Barış Harekâtı’nın 50 yıldır hala hazmedilemediğinin görülmekte olduğunu söyledi.
Yok edilmek istenen Kıbrıs Türklerinin bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında, kendi bayraklarının gölgesinde güvenle yaşadığını belirten Feyzioğlu, Türkiye’nin KKTC’ye olan sarsılmaz desteğiyle, kardeşlik hukukuna dayanan, ayrılmaz ve asla birbirinden koparılmaz birliktelikle Kıbrıs Türk halkının geleceğine daha bir umutla bakabildiğini dile getirdi.
1974 Barış Harekatı’nın önünü açan dönemin Başbakanı Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Erbakan ile Türkeş’i, komutanları, askerleri ve mücahitleri rahmetle ve minnetle anan Feyzioğlu, ayrıca egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a bir kez daha Allah’tan rahmet diledi.
– “Çağ dışı ambargolar sonlandırılmalı”
KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemci üyesi olduğunu kaydeden Büyükelçi Metin Feyzioğlu, KKTC’nin uluslararası görünürlüğünün ise her geçen gün arttığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın son olarak Şuşa’da gerçekleştirilen TDT Devlet Başkanları Zirvesi’ne ‘devlet başkanı’ sıfatıyla iştirak ettiğini belirten Feyzioğlu, KKTC’nin “direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas” talebinin ise değerli olduğunu ve artık bu çağ dışı ambargoların sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
Feyzioğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin arkasına belli başlı güçleri alarak Kıbrıs Türklerinin can damarını sıkıp, nefes borusuna çökerek “Biz çözüm istiyoruz, barış istiyoruz” dediklerini belirtti.
Feyzioğlu, “Bu taleplerinde zerre kadar samimi olmadıkları, Kıbrıs Türklerinin insan haklarını ambargolarla ve izolasyonlarla nasıl gasp ve ihlal ettikleri dikkate alındığında, hiçbir şekilde samimi değiller.” ifadelerine yer verdi.
KKTC’de dünya standartlarında, modern bir havaalanı olan Ercan Havalimanı’nın açıldığını belirten Feyzioğlu, yeni havaalanının turizm sektörünün daha da güçlenmesi, KKTC’nin ve halkının refaha kavuşması için paha biçilmez stratejik bir yatırım olduğunu vurguladı.
KKTC’de “Bereket Suyu Projesi” ile Anadolu’nun suyunun denizin altından 40 mil’den fazla bir mesafeden getirildiğini belirten Feyzioğlu, ayrıca enerji, yol ve sağlık yatırımlarının da yapıldığını ifade etti.
Feyzioğlu, “Çok ciddi planlama ile, çok kısa sürede KKTC’de yaşayan kardeşlerimize sağlık alanında dünyanın en ileri imkanlarına kavuşmaları sağlanacak.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kardeşlik hukuku çerçevesinde Cumhuriyet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı binalarını yaptığını belirten Feyzioğlu, söz konusu komplekste Ada’nın en büyük parkı olacak olan Millet Parkı’nın da yer alacağını dile getirdi.
– “KKTC kalıcı bir devlettir. Var olmaya devam edecektir”
“KKTC kalıcı bir devlettir. Var olacak ve var olmaya devam edecektir.” şeklinde konuşan Feyzioğlu, KKTC tarafının yıllarca çözümsüz kalan müzakere masalarına ve Rumların oyalama taktiklerine tahammülü kalmadığına dikkat çekti.
Ada’daki iki halktan biri olarak, kendi devletlerinin çatısı altında özgürce hayatlarını sürdürmek Kıbrıs Türklerinin de en temel hakkı olduğunun altını çizen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kararlı ve vizyoner liderliğiyle bir yandan KKTC’nin her kurumunun ve genelde KKTC devletinin kurumsal kapasitesini artırmak için ortaya vizyonunu ve iradesini koymuştur. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, tüm bakanlarımız, ilgili her kurumumuz ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin buradaki misyonu olan Türkiye Lefkoşa Büyükelçiliğimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vizyonunu ve bu vizyona göre verdiği talimatları gece gündüz demeden ve hiçbir maliyet hesabı da yapmadan hayata geçirmek için canla başla çalışıyoruz. Tabii ki bu çalışmalarımızı siyasi istikrar ortamı sayesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel ve hükümeti ile tam bir eşgüdüm ve işbirliği içinde gerçekleştiriyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece içeride değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünde üst üste iki defa ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti vardır artık tanımanız lazım’ dedi. Bir taraftan bu kurumsal kapasiteyi yükseltmek için ortaya konulan vizyon, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koyduğu kararlı irade ve bu iradeyi hayata geçirmek için tüm kurumlarımızın ve makamlarımızın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarıyla olağanüstü bir işbirliği sergilemesi,
Kıbrıs Türklerinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin sonsuza kadar bağımsız ve egemen olmasını sağlayacak büyük stratejik atılımlardır, yatırımlardır.”
– “Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halk var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya haykırdığı formülün “egemen eşitlik ve eşit uluslararası hukuki statüye sahip iki devletli çözümün” artık geriye kalan tek çıkış yolu olduğunu ifade eden Feyzioğlu, Ada’da iki ayrı yapı ve iki ayrı halkın olduğunu belirtti.
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin niyeti 60 sene önce neyse bugün de öyledir.” diye konuşan Feyzioğlu, çocuklarına daha ana kucağından itibaren öğrettikleri de “düşmanlık” olduğunu ifade etti.
Feyzioğlu, Kıbrıs sorununu, tarihi gerçeklere rağmen “20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile başladı” diye bir masalı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yeni nesillerine okuttuğunu dile getirdi.
-“20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı, Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı…”
20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın Kıbrıs sorununun başlangıcı olmadığını ifade eden Feyzioğlu, aksine Kıbrıs sorununun temelden çözüldüğü tarihin adı olduğunu vurguladı.
Kıbrıs sorununun başlangıcının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından gasp edilmesi olduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Kıbrıs sorununun başlangıcı, 1963’te Kıbrıs Türklerinin kamu kurumlarından, devlet dairelerinden ve hatta meclisten ‘bir daha buraya adım atarsanız sizi yok ederiz’ cümleleriyle sürülmesidir. Kıbrıs sorununun başlangıcı, devleti gasp eden, Rum siyasetçi ve yöneticilerin devşirdikleri yasa dışı güçle paramiliter katillerden oluşan EOKA’yı kurup, Kıbrıs Türklerine soykırım başlatmalarıdır.” ifadelerine yer verdi.
Barış Harekatı’nın katliamları sona erdirdiğini ve Kıbrıs Türklerine yepyeni bir başlangıç sağladığını belirten Feyzioğlu, ayrıda 15 Temmuz 1974 darbesinin hedefi olan on binlerce Rum’un da hayatını kurtardığını vurguladı.
Kıbrıs’ın kendileri için milli bir dava olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, Kıbrıs Türkü’nün milli mücadelesinin devam ettiğini ve başarıya da ulaşacağını kaydetti.
– “Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldim”
Büyükelçi Metin Feyzioğlu, küçük yaşlarda olmasına rağmen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ve sonrasına dair yaşadığı anıları Türk Ajansı Kıbrıs’a anlattı.
Feyzioğlu, “Ankara’da bulunan evimize Genel Kurmay Harekat Dairesi’ne bağlı doğrudan manyetolu telefon kuruldu. Hükümette olduğu her dönemde Kıbrıs’tan sorumlu olan ve 1974 sonrasında da Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan rahmetli babam Turhan Feyzioğlu’nun görevi Ankara’da kalmayı emrediyordu. ‘Ankara bombalanabilir’ dendiğinde biz hiçbir yere kıpırdayamadık. Her an teyakkuzdaydık.” diye konuştu.
Kıbrıs’a ilk kez 1976’da geldiğini ifade eden Feyzioğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Turhan Feyzioğlu’nun sohbetlerine tanıklık ettiğini söyledi.
“Atıl duruma düşmüş yatırımların ekonomiye yeniden nasıl kazandırılabilir?” noktasında yapılacak çalışmalar çerçevesinde, araçla Salamis Otel’e gidildiğinde kendisinin de o araçta olduğunu kaydeden Feyzioğlu, o zamanki terk edilmiş görüntülerin ise bir çocuğun hafızasında yer ettiğini belirtti.
Hayatında ilk kez o yıllarda tank bariyerleri gördüğünü ifade eden Feyzioğlu, şaşkınlığını gizleyemediğini söyledi.
Feyzioğlu, Lefkoşa’yı yürüyerek dolaştığında Kıbrıs Türk halkının nasıl bir kıyıma maruz bırakıldığını bugün hala daha bazı binaların tüm canlılığıyla gösterdiğini ve şahitlik ettiğini dile getirdi.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sofrasına çok oturduğunu belirten Feyzioğlu, “Rauf Raif Denktaş’ın sofrasında, Turhan Feyzioğlu’nun sofrasında oturup da, DNA’nıza vatanseverliğin, milliyetçiliğin ve Kıbrıs davasının işlenmemesi mümkün mü? Ben bugün bu davaya aşkla sarılıyorsam, bugün eğer Kıbrıs Türkü’nü yüreğimin içinde hissetmenin kaynaklarını, köklerini ortaya koymak isterim.” diye konuştu.
“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük…”
“Kıbrıs davasıyla yattık, Kıbrıs davasıyla kalktık ve Kıbrıs davasıyla büyüdük” ifadelerine yer veren Feyzioğlu, bugün çocukluğundan bu yana içinde yetiştiği Kıbrıs davasının Lefkoşa’daki bir parçası olma onuruna eriştiğini ve mesleğe başladığından beri hayatta edindiği her tecrübenin kendisini bu göreve hazırladığını söyledi.
Feyzioğlu, “Kıbrıs Türklerinin önü ve yolu açıktır” şeklinde konuşarak bilinen sorunları sürekli konuşmanın bir getirisi, sorunların çözümüne bir katkısının olmayacağını, çözümlere yoğunlaşılması gerektiğini ve bilinen sorunları daha az konuşup, çözümler üzerinde gayret sarf etmek gerektiğini vurguladı.