Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Yaklaşık 3 haftalık aradan sonra yaptığımız Kabine toplantımızda gündemimizde yine ülkemizin geleceğine, milletimizin beklentilerine ilişkin önemli konular vardı. Önce sizlere son 3 haftada gerçekleştirdiğimiz iç ve dış programlarımızın kısa bir hatırlatmasını yapmak istiyorum.
Hasankeyf Tüneli ve bağlantı yollarının açılışını yaptığımız 8 Kasım'da resmi ziyaret için ülkemizde bulunan İsveç Başbakanı Sayın Kristersson'u da Külliyemizde ağırladık. Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi için gittiğimiz Semerkant'ta çok sayıda ikili görüşme ile teşkilat üyesi ülkelerle ilişkimizi güçlendirdik. 1992 yılınd kurulan 2010 yılında konseye dönüşen 2021 yılındaki İstanbul zirvesi ile şu anki hüvviyetini kazanan Türk Devletleri Teşkilatı bugün dünyanın önde gelen uluslararası yapıları arasına girmiştir.
Kuzey Kıbıs Türk Cumhuriyeti'nin anayasal ismi ile teşkilata gözlemci üye kabul edilmesi, Semerkant'taki zirvenin en önemli kazanımı olmuştur. Türkiye olarak teşkilatın önümüzdeki dönemde hedeflediğimiz bölgesel ve küresel seviyeye ulaşması için her türlü katkıyı yapacağız.
Geçtiğimiz yıl aşırı yağışların yol açtığı sellerle boğuşan Kastamonu'muzun dört ilçesine doğal gaz arzı törenine 12 Kasım'da canlı bağlantı ile iştirak ettik. Sel felaketinin ardından ziyaret ettiğimiz vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü bir yıl içinde yerine getirmekten memnuniyet duyuyoruz.
Ülkemizin ve İstanbul'umuzun sembol yerlerinden İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü meydana gelen bombalı saldırıda 6 vatandaşımız malum hayatını kaybetti. Saldırının hemen akabinde olayın faili ele geçirilirken muteakip günlerde de yurt içinde ve yurt dışında eylemle bağlantılı çok sayıda kişi yakalandı. Biz bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor ve cevabını da sahada gösteriyoruz.
Saldırının ardından G20 Zirvesi için gittiğimiz Endonezya'da muhataplarımıza terörle mücadeledeki kararlılığımızı en açık şekilde tekrar ifade ettik. Bu yıl birlikte toparlanma daha güçlü toparlanma temasıyla yapılan G20 Zirvesi'nde ülkemizin küresel krizlerin çözümüne yaptığı katkıları liderlere yüz yüze anlatma imkanı da bulduk. Aradan geçen yıllarda yaşanan her hadise ülkemizde 2015 yılında yapılan G20 Zirvesinde ortaya koyduğumuz perspektifin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar göstermiştir.
Tüm dünyada gıda ve enerji başlıklarıyla tartışılan krizin asıl sebebinin küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklar olduğu tespitimiz giderek daha çok benimsenmektedir. Sağlıktan dijital dönüşüme, terörle mücadeleden göçe kadar dünyayı zorlayan her konuda ülkemizin insanlığa yapacağı katkıları anlatarak daha geniş ve samimi iş birliği çağısında bulunmayı sürdüreceğiz.
"Amacımız, Rusya-Ukrayna savaşını tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir"
Rusya ve Ukrayna liderleri ile kimi zaman yüz yüze kimi zaman telefon görüşmeleriyle bölgemizde yaşanan krizin etkilerini en aza indirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede, önceki hafta tahıl sevkiyatının devamını temin eden bir dizi telefon görüşmesi yaptık. Taraflara yaptığımız telkinler sayesinde, tıkanma aşamasına gelen tahıl sevkiyatının 120 gün daha uzatılmasını sağladık. Amacımız, Rusya-Ukrayna savaşını tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir.
Katar'da yapılan 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılış törenine de katıldım. Bu vesileyle, açılış törenine katılan diğer liderlerle de samimi ve verimli görüşmeler gerçekleştirdik.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin güney sınırlarında yürüttüğü harekatlarda büyük kayıplar veren terör örgütü, sınırlardaki sivil yerleşim yerlerine yaptığı havan saldırılarıyla yine masumların kanını akıtarak, kirli yüzünü gösterdi. Gaziantep'in Karkamış ilçesindeki saldırıda 5 yaşındaki bir evladımız ile 22 yaşında gencecik bir öğretmenimizi katleden terör örgütünü, son militanına kadar yok etme ahdimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
Artvin Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin açılışına da salı günü katıldık. Yatırım bedeli 35 milyar lirayı bulan bu eser, yılda 1 milyar 900 milyon kilovatsaat enerji üreterek, ekonomiye yapacağı 5 milyar liralık katkıyla kendini 7 yılda finanse edecektir.
Düzce depremi
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini 23 Kasım sabah erken saatlerde Düzce'de meydana gelen 5,9 şiddetindeki sarsıntı ile bir kez daha hatırladık. Hamdolsun önemli bir yıkıma ve kayba sebep olmayan bu depremin ardından Bakanlarımız ve tüm kurumlarımız vatandaşlarımızın yanında yer almış gereken her türlü destek sağlanmıştır.
Bu çerçevede afetzedeler için 1000'in üzerinde araç, 5500'e yakın personel sahada görev yapmış, 4000 aile çadırı kurulmuş, 9 mobil mutfak ile 105 bin set sıcak yemek dağıtılmıştır. Acil yardım ödeneği olarak 87 milyon lira deprem bölgesinde kullanılmış 7500 haneye eşya desteği verilmiş ayrıca 11 bin hanenin hafif hasarının tamiri için destek sağlanması kararlaştırılmıştır. Depremde ağır hasar aldığı tespit edilen Düzce merkez ile Cumayeri, Çilimli, gölyaka ve Gümüşova ilçelerimizdeki 457 konutun yerine daha önceki afetlerde olduğu gibi TOKİ tarafından yenileri süratle inşa edilecektir. Rabbim ülkemizi her türlü afetten, kazadan beladan muhafaza eylesin diyorum.
Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez'i çarşamba günü Türkiye'de ağırladık. Bu ziyaretle Türkiye ve Küba uzun yıllardan sonra bir araya gelerek, ilişkilerin güçlendirilmesi için irade ortaya koydu.
24 Kasım vesilesiyle de Türkiye'nin 81 vilayetinden öğretmenlerle bir araya geldik. Bu toplantıda Milli Eğitim Bakanlığı'nın uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavlarının sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştık.
"Hanım kardeşlerimizin şiddet başta olmak üzere her meselelerinde yanlarında yer almayı sürdüreceğiz"
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle 25 Kasım'da hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Kalkınma planlarının merkezine "güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye" ilkesini yerleştirmiş bir yönetim olarak hanım kardeşlerimizin şiddet başta olmak üzere her meselelerinde yanlarında yer almayı sürdüreceğiz. Bu programın ardından Pakistan ile aramızdaki en büyük savunma sanayi projesi MİLGEM'in 3'üncü gemisi olan Hayber'in suya indirilme törenine katıldık. Aynı günün akşamı da bu tören için ülkemize gelen Pakistan Başbakanı kardeşim Şahbaz Şerif ve heyeti ile resmi görüşmelerimizi gerçekleştirdik.
Cumartesi günü Konya'da hem her biri diğerinden kıymetli çok sayıda eser ve hizmetin açılış törenini yaptık. Hem de Konyalı kardeşlerimizle hasret giderdik. ASELSAN silah sistemleri fabrikasının, Eğiste Hadimi Viyadüğü Tüneli ve bağlıtı yollarının, Avşar Hadimi Barajı'nın Darülmülk ihya projeleri kapsamındaki Türbeönü çarşılarının, TOKİ projelerinin ve 5 ilçemize getirilen doğal gazın, yüksek öğretim öğrencileri için yaptığımız 7 bin kişilik yurtların, büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin tamamlanan yatırımlarının, Selçuklu Organize Sanayi bölgesindeki 50 fabrika ile Karatay'da inşa edilen binin üzerindeki dükkanın, bunlarla beraber açılışını yaptığımız toplam yatırım bedeli 18 milyar 466 milyon lirayı bulan yüzlerce eser ve hizmetin Konya'mıza bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca Altınekin, Cihanbeyli ve Kulu ilçelerimizin içme suyu ihtiyacı için Mavi tünelden 25 milyon metreküp su aktaracak 3,2 milyar liralık yeni bir yatırımın müjdesini de Konyalı kardeşlerimizle paylaştık.
"Ülkemize eser, insanlara hizmet getirmek için çıktığımız bu yolcuğu Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmakta kararlıyız"
Yarın turizmcilerle bir araya geleceğiz, çarşamba günü ülkemize atanan yeni büyükelçileri kabul edeceğiz, perşembe günü önce Ağrı'da yol açılış törenine canlı bağlantı ile katılacak, ardından Milli Güvenlik Kurulu'muzu toplayacağız. Cuma günü, Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı'nı açıklayacağız. Ülkemize eser, insanlara hizmet getirmek için çıktığımız bu yolcuğu Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmakta kararlıyız. Yeni nesillere tüm hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.
"Kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz"
Son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleri ile harekatları ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik. Pençe-Kilit Harekat bölgesinde verdiğimiz 7 şehidimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Ülkemizin sınırlarını 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridi ile koruma altına alma kararımız yaşadığımız her hadise ile biraz daha güçlenmektedir. Kendi güvenlikleri ve refahları için binlerce kilometre öteden gelip, terörist, masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar, Türkiye'nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetindedir. Vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz.
"Türkiye, maruz kaldığı sayısız haksızlığa ve ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını sağlayacak seviyeye gelmiştir"
İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütünü destekleyenlerin riyakarlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz. Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin önce kendi ülkelerinde teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor. Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde Türkiye, maruz kaldığı sayısız haksızlığa ve ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını sağlayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi, içi de altı da boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Hamdolsun, bu hakikat meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır. Türkiye düşmanı lobilerin zorlamasıyla siyasi söylem düzeyinde hala eski alışkanlıklarını sürdürmeye çalışanların da yönetim seviyesinde bu gerçekle yaşamaya alıştıklarını görüyoruz.
"Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın"
Geldiğimiz yer itibarıyla bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz. Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Şayet bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütü ile doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebiyle müttefik diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğuyla köprüleri çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi, bölgesel siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebiyle ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı sabahı ilanihaye kesmedik. Türkiye'nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu, müreffeh geleceğinin teminatıdır. Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın. Biz kimseye kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız.
Attığımız her adım, coğrafyamızın tarihi ve insani mirasına sahip çıkarak hepimiz için daha güzel bir geleceğin alt yapısını inşa etme amacı taşımaktadır. Selçuklu'dan Osmanlı'ya oradan da Cumhuriyete ve nihayet günümüze kadar ulaşan ortak hikayemiz bu samimi niyetimizin ve hakkaniyetli pratiğimizin ispatıdır. Biz hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz. Özellikle de biz sadece yaşatmak, ihya etmek, inşa etmek varız. Ülkemiz içindeki 85 milyon vatandaşımız, misafir ettiğimiz milyonlarca mazlum, yakın coğrafyamızda yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, dünyanın dört bir yanında bizi dikkatle izleyen sayısız insan bu hakikatin şahididir.
"Hiç kimse Türkiye'nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın"
Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, hiç kimse Türkiye'nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye'nin dostluk ve işbirliği merkezli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse, Türkiye'nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye'nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın. Çünkü bu ülkenin tarihinde sömürge, vahşet, bencillik, zulüm yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu yönetiminin merkezine yerleştiren bu ülkenin tarihinde sadece adalet, şefkat, merhamet, birlikte yaşama mücadelesi vardır.
"Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökerek teslim alınamayacağının son örneği 15 Temmuz'dur"
Sivil veya asker verdiğimiz her şehidin şanlı hatırası bu kutlu mücadelede yolumuzu aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalbimizde yaşayacaktır. Karşımıza çıkartılan teröristlerin de onları üzerimize salanların da topunu tek bir şehidimizin tırnağına değişmeyiz. Şehadeti en üst mertebe olarak gören milletimiz için gül bahçesine girer gibi toprağa verdiğimiz her insanımız, bir iftihar, gurur vesilesidir. Ama aynı zamanda her şehidimiz öfkemizi kabartan mücadele azmimizi bileyen, kararlılığımızı perçinleyen yürek yaramızdır. Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökerek teslim alınamayacağının son örneği 15 Temmuz'dur. Yaklaşık 40 yılı bulan bölücü terörle mücadele tarihimizde verdiğimiz 8 binin üzerindeki güvenlik görevlisi, 25 bine ulaşan sivil şehidimizin ifade ettiği mesajı hala alamayanların olduğu anlaşılıyor.
Bu milletin kanını dökebilir, canını alabilirsiniz, kalkınmasını geciktirebilirsiniz ama bu milletin istiklaline ve istikbaline dokunmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez. Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, daha dün açtıkları çukurlara gömülen, bugün içine sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri, kendilerini bekleyen acı akıbetten o çok güvendikleri ülkeler de hayatlarını pazara çıkartan terör baronları da kurtaramayacak. Diyarbakır özellikle hassas. Diyarbakır annelerinin şefkatli yüreklerinden kopup gelen çağrılar, terör örgütünün kanlı pençesinden kurtulmak isteyenlerin son umududur.
"Türkiye eylül ayında tarihinin en yüksek istihdam rakamı olan 31,4 milyona çıkmıştır"
Türkiye son 20 yılda her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da çok önemli mesafe katetmiştir. Bu gerçeği sendikalaşma oranları, ücretler, sosyal haklar başta olmak üzere tüm verilerde açıkça görmek mümkündür. Mesela en yüksek asgari ücret artışları, asgari ücretlerin asgari ücret seviyesindeki kısmının gelir vergisi dışında bırakılması uygulamaları son dönemde yapılmıştır. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyüyen Türkiye, eylül ayında tarihinin en yüksek istihdam rakamı olan 31,4 milyona ulaşmıştır. İstihdamdaki artış, sosyal güvenlik sistemimizin dengesine de olumlu yansımıştır.
"Sözleşmeliden kadroya geçiş 3+1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir"
Kamu çalışanları için yapılan 6. toplu sözleşmede maaş artışlarının yanısıra kadrolara ilişkin de önemli kararlar alınmıştı. Bunlardan biri, uzun yıllardır beklenen memurların ek gösterge artışı meselesini daha önce çözüme kavuşturmuştuk. Bugünkü kabine toplantımızda da hazırlıkları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca yürütülen kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunu değerlendirdik.
Bu çalışmayla 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesini temel dayanak haline getirerek, mevzuat karmaşasını gidermek suretiyle sözleşmeli personel statüsünü yeniden belirledik. Mahalli idareler dahil olmak üzere sözleşmelilerin kadroya geçişinde 3 yıl bu statüde çalışmış olma şartı aranacaktır. Ayrıca 1 yıl da aday memurluk suresi olacaktır. Dolayısıyla sözleşmeliden kadroya geçiş 3 artı 1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir. Halihazırda 3 yılı dolmuş olan sözleşmeliler hemen aday memurluğa geçiş yapabilecektir. Henüz bu süreyi doldurmamış olanlar ise 3 yılın sonunda aynı hakkı elde edeceklerdir.
"Kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor"
Daha önceki kadro düzenlemesinin dışında tutulan 227 bin kişi ise süreleri de dolmuş olacağı için doğrudan kadroya geçme hakkını kullanabilecektir. Yeni statüye göre kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor. Kadro kapsamı dışında kalanlar, sözleşmeli askeri personel, sözleşmeli akademik personel, sözleşmeli KİT personeli, sözleşmeli sanatçı, sözleşmeli meclis danışmanı, sözleşmeli sağlık yöneticisi ve tamamı sözleşmeli kurum çalışanlarıdır. Sözleşmeliden kadroya geçmek istemeyen personelin hakları, görev süreleri sona erene kadar şahsa bağlı şekilde devam edecek, sonra kadroları kendiliğinden ilga olacaktır.
Kadroya geçen personel kurumlar arası nakil hakkına 4 yıllık sürecin ardından kavuşacaktır. Mahalli idarelerdeki sözleşmelilerden kadroya geçenler sadece mahalli idareler arasında yer değiştirebilecektir. Böylece kamu çalışanlarının önemli bir sorununu daha çözerek sözleşmeli-kadrolu statüsünü daha adil ve sürdürülebilir hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu konudaki hukuki düzenlemenin en kısa sürede Meclise sunularak hayata geçmesini sağlayacağız. Yaptığımız bu önemli kamu personel reformunun kadroya geçme hakkı elde eden 424 bin sözleşmelimize ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.
EYT ve geçici işçilerle ilgili çalışma
Emeklilik için yılını doldurup yaş şartını bekleyenler ve geçici işçilerle ilgili çalışmalarımızı da en kısa sürede tamamlayıp kamuoyuna açıklayacağız. Diğer yandan kamu kurum ve kuruluşlarımıza yüksek lisans ve staj amacıyla yurt dışına personel göndermeleri amacıyla 352 kontenjan tahsis ettik. Kamu personelinin yurt dışı kariyer gelişimini desteklemek için açtığımız bu kadroların liyakat esasına göre kullanılmasını sağlayacağız. Adaylar bu kadrolar için başvurularını elektronik devlet sistemine entegre kariyer kapısı üzerinden yapabilecekler ve değerlendirme süreçlerini şeffaf bir şekilde takip edebilecekler.
Mesleki eğitimi güçlendirmek amacıyla yürüttüğümüz çalışmaların meyvelerini almayı sürdürdürüyoruz. Hamdolsun meslek liselerimizin doluluk oranı yüzde 100'e yaklaşmıştır. Artık bu liselere sistemin en altındaki değil, en seçkin öğrencilerimiz yönelmektedir. Bu yıl meslek liselerimizin döner sermaye üretimleri şimdiden 1 milyar 650 milyon lirayı bulmuş, elde edilen gelirin önemli bir kısmı da öğrencilerimize ve öğretmenlerimize aktarılmıştır. Başlattığımız dönüşüm sayesinde ülkemizdeki çırak ve kalfa sayısı 159 binden 1 yıl içinde 1 milyon 100 bine çıktı. Böylece sanayimizin en büyük sıkıntısı olan çırak, kalfa ve usta ihtiyacının karşılanması yolunda önemli bir mesafe katettik.
Mesleki eğitimdeki tecrübeyi uluslararası alana yayarak, 7 uluslararası meslek lisesi kurduk. Perşembe günü İstanbul'da yapılacak OECD Mesleki Eğitim Zirvesi'nde bu alandaki çalışmaları katılımcılarla değerlendireceğiz. Yatırımcılara da çağrı yapmak istiyoruz. Yılın ilk yarısında Merkez Bankası kaynaklarından yüzde 9 faiz oranı ve 2 yılı ödemesiz 10 yıl vade ile toplam 150 milyar lira yatırım kredisi kullandırma kararı aldık.
Yatırım kredilerinin 100 milyar lirasını sanayi, 50 milyar lirasını turizm sektörlerine tahsis ettik. Kredi kullanımında ileri teknolojiye sahip, katma değerli ve istihdam potansiyeli yüksek yatırımlara öncelik verdik. Bugüne kadar Türkiye'nin 60 farklı şehrinden 500'e yakın firmanın 75 milyar lira kredi kullandı. Yatırımcıları, ihracata yönelik alanlar başta olmak üzere, bu krediden istifade etmeye davet ediyorum.
Zincir marketlerdeki fiyatlar
Enflasyonun yılbaşından itibaren ciddi bir düşüş sürecine gireceği bir dönemin eşiğindeyiz. Tam da bu kritik günlerde zincir marketlerde satılan kimi ürünlerin fiyatlarının mukayesesi üzerinden yeni bir kampanyanın alevlendirildiğini ne yazık ki görüyoruz. Bu çerçevede ortaya konan ithamlar, Ticaret Bakanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Elbette her iddia doğru çıkmamaktadır ancak kamuoyunda huzursuzluğa yol açan her rahatsızlığın üzerine gitmek bizim vazifemizdir. Ticaret Bakanlığımız bu çerçevede yaptığı hazırlıklar doğrultusunda önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaktır. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır ve metanet bekliyoruz.
TRT