Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, Kıbrıs’ın Helen adası olmayacağını vurguladı.
Kıbrıs’ın fethinden bu yana geçirilen dönemlerden bu günlere kolay ulaşılmadığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Yaşadığımız bu dönemlerin her safhasında, halkımızın büyük fedakârlığı ve direnişi vardır. Mücahitlerimiz ile Mehmetçikler’imiz kucak kucağa bu topraklarda yatmaktadır. Vatanımız ve devletimiz, bize aziz şehitlerimizin emanetidir. Bu emaneti asla ayaklar altında çiğnetmeyecek, koruyup daha da yücelteceğiz. Vatanımızdan, egemenliğimizden, devletimizden asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinin 451’inci, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunun 64’üncü ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın 46’ncı kuruluş yıl dönümlerini içeren 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı’nı kutladı ve önemli açıklamalarda bulundu.
-“Köklerimiz Anadolu’dadır.”
Cumhurbaşkanı Tatar’ın mesajı şöyle:
“Akdeniz’de çok önemli stratejik bir konuma sahip olan Kıbrıs, Türkler tarafından 80 bin şehit verilerek 1 Ağustos 1571 tarihinde fethedilirken atalarımız, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelerek Kıbrıs’a yerleşmiş, bu topraklara Türklük damgası vurulmuş, bu topraklar vatan yapılmıştır.
Köklerimiz Anadolu’dadır. Anadolu ile can, kan, gönül bağımız vardır. Bu bağı da hiçbir güç koparamaz.
1571 yılından bu yana Kıbrıs’ta Türk varlığı devam ederken, ana görevimiz de Kıbrıs’ta Türk varlığını korumak, halkımızı özgür, bağımsız ve egemen olarak yaşatmaktır. Bu görev, atalarımıza ve tüm şehitlerimize olan en büyük borcumuzdur.”
– “Kıbrıs’ın atalarımız tarafından fethinin yıl dönümlerini sonsuza dek kutlamaya devam edeceğiz”
Kıbrıs’ta 307 yıl devam eden Türk yönetiminde, soyu ve ırkı ne olursa olsun herkese eşitlik temelinde bir yaşam, güven ve huzur sağlanırken her türlü dini inançların özgürce yerine getirilmesi de sağlanmıştır. Bu, Türk’ün büyüklüğünü, asaletini ve adaletini göstermektedir.
Kıbrıs’ın 1878 yılında İngiltere’ye kiralanmasıyla başlayan İngiliz Sömürge Yönetimi’nde huzur ve güven yok olurken, İngiltere’nin 1914 yılında Kıbrıs’ı tek yanlı bir kararla ilhak etmesinden sonra, Rumların adayı Yunanistan’a ilhak edip burayı bir Helen Adası yapma girişimi yoğunluk kazanmış; Kıbrıs Türk halkı büyük saldırılara ve katliamlara maruz kalmış, yok edilmek istenmiştir. Ama tüm bunlara karşı, Kıbrıs Türk halkı her zaman Toroslara bakmış, Anavatan Türkiye’nin desteğini alarak büyük bir inanç ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmüştür.
Bugün, Kıbrıs’ın atalarımız tarafından fethinin 451’inci yıl dönümünü, kendi vatanımızda, kendi egemen devletimizin çatısı altında kutluyorsak bunu aziz şehitlerimize ve halkımızın destansı direnişine borçluyuz. Dünya şunu bilmelidir ki, vatan bildiğimiz bu topraklarda Kıbrıs’ın atalarımız tarafından fethinin yıl dönümlerini sonsuza dek kutlamaya devam edeceğiz.
– “Türk Mukavemet Teşkilatı’ndan devlete”
Yunanistan tarafından desteklenen ve Rum Ortodoks Kilisesi ile Rum liderliği tarafından yürütülen Kıbrıs’ı Helen Adası yapma girişimleri, terör örgütü EOKA’nın 1 Nisan 1955 tarihinde silahlı eylemlere başlamasıyla yüzlerce vatandaşımız katledilmiş, insanlarımız göç etmek zorunda bırakılmıştı. Halkımız o karanlık günlerde tamamen savunmasız durumdaydı ve tehlike çok büyüktü.
Halkımızı korumak ve Kıbrıs’ın Helen Adası olmasını engellemek amacıyla çeşitli direniş örgütleri oluşturulurken, direnişin tek bir merkezden yürütülmesine büyük bir ihtiyaç vardı. Özgürlük liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı’mız Rauf R. Denktaş’ın Ankara’da yaptığı temaslar sonucunda, dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun talimatıyla 1 Ağustos 1958 tarihinde Türk Mukavemet Teşkilatı kurulmuştur.
Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Zorlu ve şu anda hayatta olmayan TMT’nin kurucularını rahmet ve minnetle anıyorum. Kıbrıs Türk halkı sizi unutmayacaktır.
Türk Mukavemet Teşkilatı, halkımızın bağrından doğan bir savunma örgütüdür. Ana görevi, Kıbrıs Türk halkını korumak, Rum’un esiri olmasını önlemek ve Türklüğün şerefini ayaklar altında çiğnetmemektir.
Halkımız, TMT öncülüğünde verilen mücadele sonrasında 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olmuştur. Ama ne var ki, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ‘Enosis’e bir sıçrama tahtası’ olarak niteleyen Rum liderliği, ilk günden itibaren gizli örgütlenme ve silahlanma faaliyetlerine girişirken; Kıbrıs Türk halkını yok etmek hedefiyle hazırlanan Akritas Planı doğrultusunda da 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel olarak tarihe geçen Rum saldırılarını başlattı. Bu saldırılarda halkımız katliamdan geçirilirken, Kıbrıs Cumhuriyeti de silah zoruyla bir Rum Devleti’ne dönüşüyordu.
Rum saldırılarına karşı Türk Mukavemet Teşkilatı destansı bir direniş sergilerken, TMT’nin adsız neferleri de toprağa düşüyordu. Şehitlerimizi unutmak mümkün değildir.
TMT öncülüğünde ve Anavatan Türkiye’den aldığı destekle halkımız direnişini sürdürürken, ilk kez 1964 yılında ‘Genel Komite’ adı altında kendi yönetimini oluşturmuştur. İşte bu kendi devletimize giden yolun ilk adımı olmuştur. Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile de vatanımızın sınırları belirlenmiş, Türk Mukavemet Teşkilatı’ndan güçlü ve çağdaş bir devlete ulaşılmıştır.”
– “Federal temele dayalı bir çözüm şeklini kabul etmemiz mümkün değildir”
“Kıbrıs konusuyla ilgili olarak 1968 yılında başlayan ve çok uzun yıllar devam eden müzakere süreçlerinde, federal temele dayalı bir çözümün mümkün olmadığı, özellikle Annan Planı referandumu ve Crans Montana görüşmelerinde bir kez daha görülürken; Anavatan Türkiye’nin de desteklediği egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimiz gündeme getirilmiş ve bu önerimiz ilk kez Cenevre görüşmelerinde müzakere masasına konulmuştur. Bu çözüm önerimizden de geri adım atmayacağız.
Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmayı, en büyük güvencemiz olan Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmayı ve halkımızı azınlık yapmayı hedefleyen federal temele dayalı bir çözüm şeklini kabul etmemiz asla mümkün değildir. Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak tek çözüm şekli, egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm şeklidir ve bunu içeren önerimizden de geri adım atacak değiliz.”
– “Halkın ordusu…”
“Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile halkımız özgürlüğe ve bağımsızlığa ulaşırken, tüm Kıbrıs barış ve huzura kavuşmuştur.
13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilirken, 1 Ağustos 1976 tarihinde efsanevi direniş örgütü TMT’nin temelleri üzerinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı kuruldu. Halkımızın ordusu olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, her gün daha da gelişerek çağdaş, düzenli ve güçlü bir ordu haline geldi.
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile birlikte halkımızın en büyük koruyucusu olup düşmana korku, dosta güven vermektedir. Bunu sağlayan tüm komutanlarımızı ve askerlerimizi de saygıyla selamlıyorum.
Kıbrıs’ın fethinden bu yana geçirdiğimiz dönemlerden bu günlere kolay ulaşmadık. Yaşadığımız bu dönemlerin her safhasında, halkımızın büyük fedakârlığı ve direnişi vardır. Mücahitlerimiz ile Mehmetçikler’imiz kucak kucağa bu topraklarda yatmaktadır. Vatanımız ve devletimiz, bize aziz şehitlerimizin emanetidir. Bu emaneti asla ayaklar altında çiğnetmeyecek, koruyup daha da yücelteceğiz. Vatanımızdan, egemenliğimizden, devletimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Halkımızın en büyük bayramlarından biri olan 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı’nı, her yıl dönümünde olduğu gibi büyük bir coşku ve heyecanla bir kez daha kutlarken, Kıbrıs’ın fethinde ve sonrasındaki mücadele yıllarımızda toprağa düşen aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anar, gazilerimizi saygıyla selamlarım.”