Kıbrıs sorununa çözüm çabaları, 2023 yılında da durağan bir seyir izledi. Türk tarafı, dünyaya yaptığı “tanınma” çağrıları ile egemen eşitlik ve iki eşit statüde devlet zemininde çözüm politikasını sürdürdü.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Şubat ayında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Nikos Hristodulidis sadece gayriresmi ve sosyal buluşmalarda bir araya geldi.
Yılın son günlerinde iki lider BM Genel Sekreteri’nin 6 ay süreyle görev yapacak “Kişisel Temsilcisi” konusunda mutabakat sağladı.
Kasım 2022’de Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye kabul edilen KKTC, 2023’te TDT’nin birçok toplantısında cumhurbaşkanı, bakan, bürokrat ve sivil toplum örgütleriyle yer aldı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ekim ayında Bakü’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le, Aralık ayında ise Bişkek’te Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’la bir araya geldi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, KKTC bayrağının ülkesindeki etkinliklerde dalgalanması gerektiğini ve dalgalanacağını söyledi.
2023 yılında, önce Taksim Sahası sonrasında da Pile’de yaşanan gerginlikler, “hellim”in AB tarafından tescili, Türk tarafının KKTC’yi dünyaya tanıtma çabaları hem Kıbrıs Türk hem de Rum basınında öne çıkan olayları arasında yer aldı.
-Güney Kıbrıs’taki seçimi Hristodulis kazandı, liderler sadece gayrıresmi ve sosyal görüşmelerde bir araya geldi
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs’ta başkanlık seçiminin 12 Şubat’ta yapılan ikinci turunu kazanan Nikos Hristodulidis ile ilk kez 23 Şubat’ta gayriresmi bir görüşmede bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Tatar görüşmeden sonra yaptığı açıklamada “Bizim resmi görüşmelere ancak ve ancak egemen eşitliğimizin kabulüyle geçebileceğimizi BM huzurunda teyit ettim. Biz Kıbrıs’ta yeni milli bir siyaset yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.
Hristodulidis ise, “Sayın Tatar’dan Kıbrıs sorununa ilişkin, -ki bunları kamuoyuyla da paylaşıyor-beklemediğim bir şey duymadım” açıklamasını yaptı.
Liderlerin ikinci buluşması 28 Temmuz’da ara bölgede Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Antropoloji Laboratuvarı’nı ziyaretleri sırasında gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis, bu ziyaret sırasında Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarına destek belirtti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, bunun insani bir konu olduğunu, iki liderin insani bir durum için bir araya gelmesinin daha sonra yapılması planlanan bir müzakereye zemin olacağı anlamı çıkarılmaması gerektiğini, Türk tarafının masaya oturması için eşit egemen ve eşit uluslararası statüsünün tanınması gerektiğinin altını çizdi.
Tatar ve Hristodulidis’in 2023’teki üçüncü ve son buluşması ise Birleşmiş Milletler’in İyi Niyet Misyonu’nun 11 Aralık gecesi düzenlediği yıl sonu resepsiyonunda oldu. Bu etkinlik liderlerin sosyal bir ortamda yeniden bir araya gelmesine vesile olurken, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart tüm kesimlere liderlerin barış çabalarına destek olma çağrısı yaptı.
Özel Temsilci Stewart Kıbrıs sorununun çözümü için herkesi odaklanmaya ve çabalarını iki katına çıkarmaya çağırarak, “Mevcut çıkmazdan çıkış yolu bulunması konusunda iki lideri destekleyin. Şimdi her zamankinden daha fazla aktif olma zamanı.” ifadelerini kullandı.
-BM Barış Gücü’nin görev süresi bir yıl uzatıldı, Tatar ve Ertuğruloğlu BMGK kararını eleştirdi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 30 Ocak’ta aldığı kararla Kıbrıs’ta görev yapan Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü’nün görev süresini bir yıl uzattı ve Kıbrıs konusuna ilişkin bilinen tezlerini tekrarladı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararını değerlendirdi ve Tatar, söz konusu kararın kabul edilemeyeceğini belirtti.
Tatar yaptığı açıklamada, “Müzakereler için ortak zemin olmadığı gibi eşit egemenliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden müzakere masasına da oturacak değiliz. BMGK de bu gerçeği bilmesine rağmen, Rum tarafını destekleyici şekilde federasyon dayatmasında bulunmaktadır” ifadeleri ile BMGK’yı eleştirdi.
“Güvenlik Konseyi’nin bu tutumu devam ettiği sürece Kıbrıs sorununa çözüm bulmak mümkün olmayacaktır.” diyen Tatar, söz konusu kararın, haksız ve siyasi bir karar olduğunu ve BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararını hatırlattığını kaydetti.
Güvenlik Konseyi’nin söz konusu kararında, kapalı Maraş açılımı konusundaki tehditkâr ifadelerini de eleştiren Tatar, TC Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın BM 77. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, tüm devletlere “KKTC’yi tanıyın” çağrısında bulunmasıyla Kıbrıs konusunda yeni bir dönem başladığını da belirtti.
Dışişleri Bakanlığı da, adadaki taraflardan birine “devlet” diğerine ise “toplum” muamelesi yapmaya devam eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararlarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
–Tatar yabancı konukları vasıtasıyla Brüksel’e mesaj yolladı
Takvim yaprakları 15 Mart 2023’ü gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Tatar’ın iki yabancı konuğu vardı. Bunlardan birincisi Avrupa Komisyonu’nda Yapısal Reform Destek Genel Direktörü Mario Nava, diğeri ise BM Genel Sekreterinin Siyasi İşler ve Barış İnşası Konuları Yardımcısı Rosemary DiCarlo’ydu.
Tatar, Nava’ya Kormacit’te KKTC makamlarının izni, AB finansmanı ve BM Kalkınma Programı aracılığıyla inşa edilen İşbirliği Merkezi’nin 18 Mart’ta yapılması planlanan açılışına KKTC’den hiçbir yetkilinin davet edilmemesiyle ilgili rahatsızlığını iletirken, Nava da Türk tarafının konuyla ilgili hassasiyetine cevap verilerek ilgili belediye başkanı ve bir milletvekilinin açılışa davet edildiğini aktardı.
Tatar bu görüşmede ayrıca düzensiz göç, sağlık, ekonomi, kriminal olaylar, deprem gibi farklı konularda kurulan komitelerde iş birliğine destek ve önem verdiklerini söyleyerek, bu çalışmalarda KKTC makamlarının dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı ve hassasiyetlerini Brüksel’e iletilmek üzere Nava’ya aktardı.
Di Carlo’yla yaptığı görüşmede ise Tatar, “Türk tarafının Cenevre’de yapılan 5+1 toplantıda ortaya koyduğu yeni siyasetin geçerli olduğunu, eşit egemenlik, eşit uluslararası statünün tanınmasıyla resmi müzakerelere geçilebileceğini” belirterek, Kıbrıslı Türklerin AB içerisinde “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne” entegre olması yoluyla elde edilebilecek bir anlaşmanınsa kabul edilemeyeceğini aktardı.
-Cumhurbaşkanı Tatar’dan ABD’li büyükelçiye eşit statü talebi…
Cumhurbaşkanı Tatar, bu görüşmelerden bir hafta sonra Cumhurbaşkanlığı’nda ağırladığı ABD’nin yeni Güney Kıbrıs Büyükelçisi Julie D. Fischer’den eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü öngören Türk tarafının Kıbrıs konusunda izlediği yeni siyasete destek istedi.
Tatar, 22 Mart tarihinde gerçekleşen bu görüşmede Amerika’nın Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosunu kaldırmasını bölgedeki gerilimi artıracak bir gelişme olarak değerlendirerek, özellikle Ada etrafındaki doğal zenginliklerin araştırılması için Rum tarafıyla iş birliği yapmaya hazır olduklarını da yineledi.
-Hristodulidis’ten Erdoğan’a tebrik…
Aynı gün, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Türkiye’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etti ve “Tayyip Erdoğan’ın seçilmesiyle çok önemli bir dönüm noktasının tamamlandığını” ifade etti.
Hristodulidis, “Bu fırsattan istifade yeniden seçilmesi sebebiyle kendisini tebrik etmek ve müzakerelere, Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmeye hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim” ifadelerini kullandı.
-Erdoğan “KKTC tanındığı zaman Türk tarafının masaya geri dönebileceğini” söyledi
Rum lider Hristodulidis 10 Haziran Cumartesi günü ETİK kongresinde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la görüşmeye ve müzakerelerin yeniden başlamasına hazır olduğunu yineledi.
Türkiye’deki seçimlerin sona erdiğini ve arzu ettikleri şeyin müzakerelerin yeniden başlaması gidişatına yönelik elle tutulur sonuçlar ortaya çıkması olduğunu dile getiren Hristodulidis, çabalarının da buraya yoğunlaştığını ifade etti.
12 Haziran’da Adaya gelen TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri ise Hristodulidis’in sözlerine bir anlamda cevap verir nitelikteydi.
Kıbrıs konusunda konuşan Erdoğan, Türk tarafının müzakere masasına geri dönmesinin KKTC’nin tanınmasından geçtiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, KKTC’nin yıllardır süren elektrik sorununa çözüm getirmeyi de hedeflediklerini belirterek “Türkiye’den kablo yoluyla Kuzey Kıbrıs’a elektrik naklinin sağlanması en önemli adımımız olacak” ifadelerini kullandı.
-BM Genel Kurulu’nda Erdoğan’dan ikinci kez “KKTC’yi tanıyın” çağrısı…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Eylül’de New York’taki BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, uluslararası topluma KKTC‘yi tanıma çağrısı yaptı. Erdoğan yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplumu, KKTC‘nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, New York’ta ayrıca gazetecilerle yaptığı toplantıda “KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak tanınması Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacak en etkili adımdır” dedi.
Erdoğan, “Bizim Kıbrıs konusunda yaklaşımımız uzun zamandır ortada. Federasyon formüllerinin gerçekçi olmadığı ve işlemeyeceği artık net bir şekilde anlaşılmıştır. Bu gerçeği reddetmek Ada’da çözümsüzlüğü dayatmaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs’ta iki devletli, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için gayret gösterdik. Muhataplarımızı da bunu sağlamaya davet ettik. Bir başka davetimizi de uluslararası topluma yaptık. KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak tanınması Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacak yegâne adımdır, en etkili adımdır.” ifadelerini kullandı.
–Tatar: “Erdoğan’ın çağrısı, Kıbrıs Türk halkına güç verdi”
Cumhurbaşkanı Tatar 78. BMGK toplantısı dolayısıyla bulunduğu New York’taki temasları sonrası Adaya dönüşünde “Ambargolar zulme dönüştü, artık son bulmalı” dedi.
Ercan havalimanında temaslarını değerlendiren Tatar, BM Genel Kurulu’na bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın KKTC’nin bağımsızlığının tanınması ve uluslararası topluluğun KKTC ile ilişkiler geliştirmesi yönündeki çağrısının damga vurduğunu ifade etti ve bu çağrının Kıbrıs Türk halkına güç verdiğini ve pozisyonunu güçlendirdiğini söyledi.
“Dayatmanın söz konusu olmadığını Genel Sekreter de söyledi” diyen Tatar, BM Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamak ve tarafları federal temelli bir müzakere masasına çekmek için özel temsilci tayinine karşı olduklarını da Guterres’e ilettiklerini, Genel Sekreter’in ise “şartlara bağlı olarak Adada görev yapacak bir özel temsilcinin atanmasının düşünebileceğini” söylediğini ifade etti.
-Cumhurbaşkanı Tatar BM Genel Sekreteri Guterres’le görüştü
Cumhurbaşkanı Tatar 23 Eylül’de görüştüğü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e de ancak Kıbrıs’ta iki devlet temelinde bir anlaşma için müzakere masasına oturabileceklerini ilettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşmenin ardından Türkevi’nde gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
“Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa iki devlet temelinde olacak” diyen Tatar, Genel Sekreter’e ada etrafındaki doğal kaynaklar, yenilenebilir enerji, kablo bağlantısı ve düzensiz göç, mayınların temizliği gibi konuları ele almak üzere iki eşit taraf olarak, BM Genel Sekreterin başkanlığında, iki liderin de katılabileceği üçlü görüşmelerin yapılabileceğini aktardığını belirtti.
Tatar, Güney Kıbrıs’la ticaretin gelişmesi için karşılıklı giriş-çıkışların daha rahat yapılabilmesi için Haspolat’ta ticari bir kapı açılması yönünde önerileri olduğunu da Genel Sekretere ilettiklerini belirtti. Tatar, “Hem Metehan kapısındaki sıkışıklığı rahatlatmak hem de iki taraf arasında ticareti geliştirebilmek için Haspolat kapısının açılmasını önerdiğimde, kendisi de bunun doğru bir yaklaşım olduğunu, bunun yapılması gerektiğini ifade etti” şeklinde konuştu.
Tatar konuşmasında Rum tarafına da gönderme yaparak “Tatar, “KKTC’nin varlığını inkâr etmeye devam ederlerse Kıbrıs’ta kalıcı bir barış sağlanamayacaktır” ifadelerini kullandı.
Tatar, New York’ta hem kendisinin hem de temsilcilerinin farklı ülkelerin temsilcileriyle de bir araya geldiğini ve Kıbrıs Türk tarafının yeni siyasetini anlattığını da bildirdi.
-Cuéllar’ın BM “kişisel temsilcisi” olmasına onay…
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 10 Aralık akşamı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in önerdiği Kişisel Temsilci adayını onayladığını bildirdi.
Diğer görevleri yanında Kolombiya’nın Dışişleri eski Bakanı ve BM Daimî Temsilciliği de yapan María Ángela Holguín Cuéllar, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi oldu.
BM Genel Sekreteriyle varılan mutabakat kapsamında, kişisel temsilcinin 6 aylığına atanacağı, tek görevinin de yeni ve resmi müzakere sürecine geçilebilmesi için iki taraf arasında ortak zemin olup olmadığını araştırmak olacağı belirtildi.
-Taksim sahası…
Lefkoşa ara bölgedeki Taksim Sahası’nda yapılan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle yapılan bakım ve onarım çalışmalarının ardından 9 Ocak’ta sporcuların hizmetine sokulması hedeflenmişti fakat Birleşmiş Milletler KKTC makamlarına haber vermeden, 17 Ocak tarihinde Çetinkaya eski kulüp lokali önündeki surlardan sahaya inilen merdivenlerin çıkış noktasını telleyerek, beton molozlarla kapattı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkleri için büyük bir öneme sahip Taksim Sahası’yla ilgili BM’nin aldığı karardan kendisi ve Kıbrıs Türk halkının büyük üzüntü duyduğunu vurgulayarak, BM’nin kararından geri dönmesi gerektiğini söyleyip BM’yi sağduyuya davet etti ve bunun sporun ruhuna ve olimpizm felsefesine uymadığı görüşünü bildirdi.
Bu açıklamadan bir gün sonra, BM Barış Gücü resmi Twitter sayfasından bir açıklama yayınlayarak BM Taksim Sahası’na geçişin eskiden olduğu gibi geçiş noktalarından olacağını ve ara bölgenin statüsünün korunmasına devam edileceği vurguladı. Bununla birlikte, molozlar kaldırıldı.
Bu gelişmelerin ardından Türk takımları, yıl boyunca sahada çalışmalarını sürdürdü.
-Pile’de “yol” gerginliği…
Ağustos ayı ortalarında Türk tarafının Pile-Yiğitler yolu için başlattığı çalışmalara BM tarafından müdahale edilmesi Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG) ile Türk tarafı arasında gerginliğe ve arbedeye yol açtı.
BM’nin yol yapımını engellemek istemesi Türk tarafından karşılık bulurken, yola döşenen dikenli teller ve BM araçları kaldırıldı ve BM’nin Yeşil Hat’a geri çekilmesi sağlanarak yol çalışmasına devam edildi.
Cumhurbaşkanı Tatar yol çalışmasının engellenme amacının “Türklerin zorluklardan usanarak Pile köyünü terk etmesini sağlamak” olduğunu dile getirirken, Rum tarafı söz konusu projeyi “Pile köyünde statükoyu ihlal etme girişimi” olarak niteledi.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ise, Yiğitler-Pile Yolu Projesi’nin 1997 yılında BM’ye sunulduğunu ancak BM’nin “ara bölgeden geçeceği” gerekçesiyle izin vermediğini anlatarak, yıllardır Rum tarafının ara bölgedeki faaliyetlerine izin verildiğini söyledi ve BM’yi “Rum yanlısı” olmakla itham etti.
Son dönemlerde Pile’deki Türklerin sıkıntılarının artması üzerine hükümetin yol projesini yeniden gündeme getirdiğini ve bu çerçevede BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart ile birçok görüşme yaptıklarını belirten Ertuğruloğlu, 17 Ağustos’taki görüşmelerinde Stewart’a yol inşaatına başlayacaklarını ilettiklerini kaydetti. Aynı gün yol inşaatına başlandığını söyleyen Ertuğruloğlu, 18 Ağustos’ta ise BM askerlerinin KKTC toprakları içinde insanlara fiziksel müdahalede bulunduğunu ifade etti.
Yaşanan olaylar ve diplomatik savaş Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi’nin gündemine girdi ve BMGK’den olayı kınayan bir açıklamayla tüm taraflar sükûnete ve sağduyuya çağrıldı.
Türkiye ise, BMGK açıklamasının “konuya herhangi olumlu bir katkı yapmamakla birlikte, süreci zorlaştırdığını, BM’nin söz konusu olayda tarafsızlığını yitirdiğini” bildirdi.
Daha önce sınır hattında gerginliklerin yaşanmasına sebep olan Yiğitler – Pile yolunun inşasına dair Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG) ile yürütülen müzakereler sonucunda 9 Ekim’de mutabakata varıldı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı yayımladığı açıklamayla Pile’de yaşayan yurttaşların hayatlarını kolaylaştıracak yol projesinin, söz verildiği üzere en kısa sürede tamamlanacağını belirtti. Açıklamada ayrıca, Kıbrıs’ta ara bölgeye dair tüm plan ve projelerin KKTC’nin bilgi ve onayı dahilinde gerçekleşmesinin hukuki bir zorunluluk olduğu hatırlatıldı.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu 1 Kasım’da yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler’in Rum Kesimi’ne bölgede Türk tarafının haberi olmaksızın parselleme faaliyetlerine izin verdiğini belirterek, Rum iş makinelerini bölgedeki faaliyetlerini sonlandırmaya çağırdı.
Pile-Yiğitler Yolu konusundaki basın toplantısında Ertuğruloğlu, KKTC’ye bu faaliyetlere izin veren ve Kıbrıs Türk halkını dışlayan BM ile ilişkilerin masaya yatırılma hakkı doğduğunu söyledi.
Ertuğruloğlu basın toplantısında “Meğer AB, tüm ara bölgeyi sözde hükümetin kontrolü altındaki topraklar kapsamına koymuş. Biz bunu yeni öğrendik… KKTC, ara bölgedeki haklarından vazgeçmiş değildir” ifadelerini kullandı.
Yapımına başlanmasının ardından BM ile Türk askerini karşı kaşıya getiren gerginliklerin yaşandığı Pile-Yiğitler yolu inşaatının durduğu açıklandı. Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, BM ile yaşanan gerginliğin diplomatik krize dönüştüğü yolun inşaatının durmasından yine BM’yi sorumu tuttu.
Ertuğruloğlu 19 Aralık’ta Meclis kürsüsünden BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve misyon şefi Stewart’ı “Türk tarafı ile başka, Rum tarafı ile başka antlaşma” yapmakla suçlarken, Stewart’ı kendilerinden habersiz Rumlara parselasyon yetkisi verdiğini ifade etti.
Ertuğruloğlu “Bu BM, bizim yol inşaatımızı gerekçe göstererek Rumlarla gizli anlaşma yaptı. Müsteşarım bu anlaşmayı istedi, verilmedi. Yol da parselasyon da durdu. Rum’un platoya çıkmasına kesinlikle izin yoktur. Asla ve asla… Gerekirse yoldan vazgeçeriz. Oradaki askeri birliğimizin kaldırılmasına yol açacak bir olaya iznimiz yoktur” dedi.
Ertuğruloğlu, konuşmasında “Rum tarafı meşru Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı sürece ortak zemin olmayacaktır” ifadelerini de kullandı.
Rum tarafıyla ortak devlet yürütmenin ne demek olduğunun düşünülmesini isteyen Ertuğruloğlu, “Kişisel temsilci” konusuna federasyon için ortak zemin arayışında olmayacağı ve 6 aylığına görevlendirileceği belirtilerek onay verildiğini söyledi.
-Guterres’le telefon görüşmesinde Pile’deki Rum ihlalleri ve bölgesel konular ele alındı
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 6 Kasım’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le yaptığı telefon görüşmesinde Pile-Yiğitler Yolu hususunda Rum ihlallerinin son bulmasını istediklerini belirtti.
Guterres’i, kişisel temsilci ataması konusunda Rum liderliğinin iki yıllık direncini kırarak ikna etmesinden dolayı kutlayan Tatar, görüşmede, kişisel temsilcinin altı aylığına atanacağını, tek görevinin ise yeni ve resmi bir sürece başlanması için iki taraf arasında ortak zemin olup olmadığı çalışması yapmak olacağını tekrarladı.
–Tatar’a Londra ziyaretinde sözlü taciz…
Aynı günlerde Londra’ya bir dizi temasta bulunmak üzere giden Cumhurbaşkanı Tatar’a King’s College önünde Rum-Yunan öğrenciler tarafından sözlü saldırıda bulunuldu.
Tatar, bu eylemi “çok çirkin ve yakışıksız” olarak nitelerken, bu eylemleri yapanların, Kıbrıslı Türklerin kendi davalarını anlatmalarına ve kendilerini ifade etmelerine fırsat verilmesine bile tahammülleri olmadığını kaydetti.
–Tatar’ın Londra temasları sonrası Lordlar Kamarası’nda “Ercan’a direkt uçuş” sesleri…
Kasım ayı sonlarında Cumhurbaşkanı Tatar Londra’da bir dizi temas gerçekleştirirken, Tatar’ın Londra ziyaretinin ardından KKTC’ye uygulanan izolasyon ve Ercan’a direkt uçuş konusu Lordlar Kamarası’nda da dile getirildi.
İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu (APPG-TRNC) Başkan Yardımcısı Lord Sharkey, Lordlar Kamarası’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız izolasyonlara değindi.
Lord Sharkey konuşmasında “Doğrudan uçuşlara izin vererek ve yolcuların tüm bagajlarıyla birlikte İstanbul’da ek bir güvenlik kontrolünden geçmek üzere uçaktan inme zorunluluğunu ortadan kaldırarak İngiltere’den Kuzey Kıbrıs’a ekonomik açıdan hayati önem taşıyan turist akışına yardımcı olabiliriz… Tayvan da tanınan bir ülke değil, ancak İngiltere ve diğer birçok ülkeden direkt uçuşlara izin veriliyor. Ercan Havalimanı neden farklı? Eğer Sn. Bakan bu soruna bir çözüm bulmak üzere buluşmayı kabul ederse minnettar olurum. Bu, Kıbrıs sorununu çözmeyecektir ancak kuzeye bir miktar ekonomik rahatlama getirecek ve pratik yardım sağlama konusundaki kararlılığımızın devam ettiğini gösterecektir.” ifadelerini kullandı.
-Türk Devletleri Teşkilatı ile ilişkiler
Geçen yıl Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilen KKTC, TDT’nin birçok toplantısında cumhurbaşkanı, bakan, bürokrat ve sivil toplum örgütleriyle yer aldı.
Ocak ayında ise Meclis Genel Kurulu’nda Cumhuriyet Meclisi ile Kırgızistan Parlamentosu, Türkmenistan Parlamentosu, Özbekistan Parlamentosu, Kazakistan Parlamentosu, Azerbaycan Parlamentosu arasında dostluk grupları oluşturulması oylandı ve oy birliğiyle kabul edildi. Dostluk gruplarında Meclis’te temsil edilen tüm partilerden temsilciler yer aldı.
– Cumhurbaşkanı Tatar, Bakü’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ekim ayında Bakü’deki resmi temasları kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Zuğulba İkametgahındaki makamında görüştü.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile çok yapıcı bir görüşme yaptıklarını belirterek, “Kendisi bize desteğini ifade etmiştir” dedi.
İki ülke arasındaki ilişkilerin ve bağların daha da güçlenmesi için Aliyev’in talimatlarını yineleyeceğini kaydeden Tatar, “Azerbaycan ziyaretimiz KKTC’nin tarihinde önemli bir nottur” vurgusu yaptı.
Tarihi bir gün yaşadıklarını belirten Tatar, Başbakan Üstel ve KKTC’den gelen 200 kişilik ekiple Bakü’de KKTC’nin farklı sektörlerini ve kültürünü tanıttıklarını söyledi. Aynı milletlerin evlatları olduklarını dile getiren Tatar, “Büyük Türk milletinin kopmaz bir parçasıyız” dedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada da, Türk dünyası halklarının tarihi bağa dayalı ilişkilerin genişlemesinden ve halklar arasında insani, sosyal ve kültürel alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi için var olan fırsatlardan duyulan memnuniyet ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Aliyev, Azerbaycan’ın her zaman Türk dünyasının birliğine katkıda bulunduğunu ve bu ideallerine bağlı kalacağını vurguladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu ziyaretten yaklaşık bir ay önce, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bayrağının ülkesindeki etkinliklerde dalgalanması gerektiğini ve dalgalanacağını söyledi.
Aliyev, Bakü’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Afet ve Acil Durum Yönetiminden Sorumlu Bakanları 2. Toplantısı’nın katılımcılarını kabul etti.
İçişleri Bakanı Dursun Oğuz’ın da yer aldığı kabulde konuşan Aliyev, KKTC temsilcisinin de kabulde yer aldığını belirterek, “Kıbrıslı Türk kardeşlerimizi özellikle selamlamak istiyorum. Bakan, burada gözlemci olarak ama aynı zamanda kendi ülkesinin bayrağıyla temsil ediliyor. Etkinliğimizde elbette KKTC bayrağı dalgalanmalıdır ve dalgalanacaktır. Azerbaycan, tüm Türk dünyasında birleşen kardeşlerimizin her zaman yanında olmuştur ve son zirve toplantısında KKTC‘nin TDT’ye ‘gözlemci’ olarak seçilmesi, son derece memnuniyet vericidir. Bu vesileyle tüm Türk kardeşlerimizi yürekten kutluyorum.” diye konuştu.
– Tatar ve Erdoğan’dan EİT ülkelerine KKTC ile ilişkileri geliştirme çağrısı…
Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te 8-9 Kasım tarihlerinde yer alan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Zirve Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Tatar ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haksız izolasyon ve ambargoya karşı KKTC’nin yalnız bırakılmaması gerektiğini belirtti ve KKTC için üye ülkelerden destek talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Taşkent’teki temasları çerçevesinde, Pakistan Başbakanı Kakar ile bir araya geldi ve iki ülke arasındaki ilişkileri ele aldı.
Görüşmelerde, muhataplarına KKTC ile özellikle turizm ve eğitimde fırsatları nasıl değerlendirebilecekleri konusunu ele aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, bunun yanında inşaat ve tarım sektörlerinde de neler yapılabileceğinin ele alındığını söyledi.
EİT’i oluşturan ülkelerin 500 milyondan fazla bir nüfusa sahip olduğunu ve bu çerçevede ekonomik işbirliklerinin öngörüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Tatar, toplantı vesilesiyle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için buldukları görüşme fırsatlarını değerlendirdiklerini anlattı.
TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da zirve sonrası verdiği bir röportajda Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakları ve tanınırlığı için “uzun ve meşakkatli bir yol” tanımlaması yaparak bunun için var güçleriyle çalışacaklarını söyledi.
– Cumhurbaşkanı Tatar Bişkek’te Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile görüştü
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Bişkek’te Aralık ayındaki resmi temasları kapsamında, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile görüştü.
Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde gerçekleşen görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü. İlk olarak baş başa yapılan görüşme, daha sonra heyetler arası görüşmeyle devam etti. Heyetler arası görüşmede Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Cumhurbaşkanlığı temsilcileri ve yetkililer yer aldı.
Görüşmede Kıbrıs konusundaki gelişmeler, başta Kırgızistan olmak üzere Türk Dünyası ile KKTC arasındaki ilişkiler, eğitim ve turizm gibi alanlardaki potansiyel konuları ele alındı.
-Hellimde PDO denetimleri Türk ve Rum basınında…
28 Mart’ta ise KKTC’den ilk kez bir süt ürünleri üreticisinin korumalı menşe tanımı (PDO) ibaresiyle “hellim” üretme ve AB’nin toplum sağlığı ve hayvan sağlığına ilişkin kriterlerini karşılamasının ardından AB sınırları içerisinde “hellim” ismiyle satış yapma hakkını kazanacağı bildirildi.
Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği, Kıbrıs genelinde ilgili resmi denetlemeleri yapmak üzere yetkilendirilmiş uluslararası akredite kuruluşu olan Bureau Veritas’ın, Kuzey Kıbrıs’ta ilk denetimi bu Şubat ayında yaptığını ve Kıbrıs Türk toplumundan ilk üreticinin PDO ürün spesifikasyonunda belirtilen gerekliliklere uygun olduğunu değerlendirdiğini açıkladı.
Rum gazetelerinden Fileleftheros, Kıbrıs Türk hellim üreticisinin, ürettiği hellimin ticaretini Yeşil Hat ve Kıbrıs Cumhuriyeti limanlarından yapabilmesi için, hellimin AB’nin toplum ve hayvan sağlığına ilişkin kriterlere uygun olduğunun tespitinin de dahil olduğu diğer ayaklardan da onay alması gerektiğini ve bunun yaklaşık 16 aylık bir süreçten sonra başlayabileceğini öne sürdü.
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Gülgün Süt Mamülleri Limited’in, “Hellim” (PDO) ürün spesifikasyonunda belirtilen gerekliliklere uygun olduğu değerlendirilen ilk Kıbrıslı Türk Üretici olduğunu belirtirken açıklamasında ayrıca “Kıbrıs Türk toplumunun PDO ürünlerini Yeşil Hat üzerinden ticaretini gerçekleştirerek, AB kalite programından tam olarak yararlanabilmesi için yerine getirilmesi gereken AB hayvan ve halk sağlığı gerekliliklerine ilişkin önlemlerin uygulanması halen devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Mayıs ayında Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), Menşe İsmi Korumalı (PDO) hellim üretimine uygun çiğ süt üretim yapmaya uygunluk belgesi alan çiftlik sayısının 11’e, bir ay içinde sertifikası verilmesi beklenen yeni bir imalathaneyle birlikte PDO sertifikalı imalathane sayısının da 2’ye yükseleceğini açıkladı.
29 Mayıs’ta ’a açıklamada bulunan KTSO Belgelendirme Birimi Müdürü Kemal Öztürk, “2024’te Avrupa Birliği ülkelerine hellim satacağımızı umuyorum” dedi.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) tarafından 9 Haziran’da yapılan açıklamada, Kıbrıslı Türk hellim üreticisi Arden Gıda’nın, AB kalite programı kapsamında Menşe İsmi Korumalı Ürün (PDO) Sertifikası almaya hak kazandığı bildirildi.
Açıklamada, “Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kıbrıs Türk toplumunun PDO’dan en iyi şekilde faydalanması için diğer tüm ilgili paydaşlar ile yıllardır ortaya koymuş olduğu yoğun çabaların sonuç vermeye başlamasını görmekten büyük bir memnuniyet duymaktadır. Bu çerçevede, diğer hellim üreticilerimizin de PDO sertifikasyonunu temin etmesi için çalışmalarımız aralıksız devam edecektir; nihai amacımız, Kıbrıslı Türk Hellim üreticilerimizin AB ortak pazarına erişimini mümkün kılmaktır” denildi.
Böylelikle, Arden Gıda, Gülgün Hellimleri’nden sonra PDO sertifikasyonunu almaya hak kazanan ikinci üretici oldu.
-Kıbrıslı Rum’dan Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kullanım kaybı ve manevi tazminat ödenmesine karar verilen bir Kıbrıslı Rum, Aralık ayında Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvuru yaptı.
Benzer içerikli olan Loizidou kararındaki başvuru sahibinin aksine, bu başvurudaki Kıbrıslı Rum başvuran, TMK önünde çözüm aramayı tercih etti.
Kıbrıslı Rum Titina Loizidou, 22 Temmuz 1989’da KKTC‘de toprak ve mülkünün kaldığı gerekçesiyle Türkiye aleyhine AİHM’e başvurmuş, AİHM, Loizidou’nun başvurusunu karara bağlayarak, Loizidou’ya maddi tazminat ödenmesine karar vermiş ve 2 Aralık 2003’te Loizidou’ya tazminat ödenmişti.