Meclis Genel Kurulu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi oy çokluğuyla onaylandı.
-Hasipoğlu
UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, hazırlanan faaliyet raporundan dolayı Dışişleri Bakanlığı bürokratlarını tebrik etti.
Ana muhalefet ile aralarında farklı vizyonları olduğunu dile getiren Hasipoğlu, mevcut tartışılan hususlardan yeni vizyon ortaya konması noktasında da görüş ortaya konulduğunu kaydetti.
Crans Montana’da yanlış bir müzakere yöntemi izlendiğini dile getiren Hasipoğlu, bu zirvenin sonunda Kıbrıs Türk’ünün sonunun ne olacağının bilinmesi gerektiğini söyledi.
Yeniden bir egzersize girileceğine dikkat çeken Hasipoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ada etrafındaki kaynaklar ve zenginlikleri Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemediğini kaydetti.
Ada etrafındaki zenginliklerin paylaşılması konusunda Rum Yönetiminin sürekli ret verdiğini anımsatan Hasipoğlu, Rumların planı değil çözümün tümünü reddettiğinin BM raporlarında da yazıldığını belirtti.
Kendilerinin AB Parlamentosuna gittiklerini dile getiren Hasipoğlu, AB’nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün tamamen AB gündeminden kalkması için gündem verildiğini anlattı.
AKPA komitesinde yapılan temaslara da değinen Hasipoğlu, yapılan toplantılarda Kıbrıs Türk gençlerinin olimpiyatlara neden katılamadığını sorduklarını kaydetti ve kendilerinin ciddi bir mücadele içerisinde olduklarını belirtti.
Oğuzhan Hasipoğlu, Kıbrıs konusunda muhalefet ile farklı görüşleri olduğunu kaydetti ve “Gelin ortak bir ses olalım” dedi. Hasipoğlu, egemenlik için birlikte mücadele edilmesi gerektiğini de söyledi.
-Candan
Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Armağan Candan, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın dün Türkiye Cumhurbaşkanı ile ani bir görüşme yaptığına işaret ederek bu görüşme hakkında bir açıklama yapılmadığını kaydetti.
Yeni gelişmelerin yaşandığı bu dönemde böyle bir görüşme olduğunu fakat topluma bir bilgilendirme yapılması ihtiyacının olduğunu dile getiren Candan, Cumhurbaşkanının son gelişmeleri değerlendirmesinin önemli oluğunu belirtti.
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin iki nokta olduğunu söyleyen Candan, Kıbrıs Türkü’nün adanın bütünü üzerinde hak sahibi olduğunu söyledi ve geri adım atılamayacağını kaydetti.
İki devletli çözüm ile ortaya çıkanların bunun neye varacağını bilmesi gerektiğini dile getiren Candan, Kıbrıslı Türkleri AB vatandaşlığından vazgeçiremeyeceğini söyledi.
Dışişleri Bakanı’nı Pile ve iki toplumu ilgilendiren konularda bilgi vermesini dile getiren Candan, BM ile bir anlaşma yapıldığı vurgulandığı fakat detay verilmediğini söyledi ve son durumu kendileriyle paylaşmasını istedi.
AKPA’da yaptıkları temasları anlatan Candan, oralarda yapılan görüşmelerin ve verilen mücadelenin önemini kaydetti.
-Şahali
CTP milletvekili Erkut Şahali de konuşmasında, Dışişleri Bakanlığı’nın faaliyet raporunda “yeni devlet” politikası ifadesinin kullanılmasının dikkatini çektiğini söyledi.
2017 yılından bugüne Kıbrıs sorununda müzakeresiz geçen en uzun dönem olduğunu dile getiren Şahali, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti üzerindeki haklarını koruduklarını fakat devamının getirilmediği bir durumun ortaya çıktığını kaydetti.
2017 yılına kadar devam eden tüm müzakerelerin zemininde federasyonun yattığını belirten Şahali, referandum döneminde Kıbrıslı Türklerin çözüm istencinin de tüm dünyaya gösterildiğini kaydetti.
Ada üzerinde her yurttaşın sahip olduğu haklarının bölünemez olduğunu dile getiren Şahali, Kıbrıs konusunda KKTC yurttaşlarının tamamının söz sahibi olduğunu söyledi ve nasıl yaşamak istediklerinin kendilerinin vereceği karalar doğrultusunda olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın dün TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmeyi halk ile paylaşması gerektiğine de dikkat çeken Şahali, Kıbrıs sorununa çözüm arayışı halinde iki toplumun eşitliğine dayalı bir federasyon ile çözüm olabileceğini söyledi.
-Ertuğruloğlu
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da söz alarak, 20 seneyi aşkın bir zamandır aynı şeyleri dinlediklerini, kendisinin de Meclis komitesinde de söylediklerini tekrarlayacağını söyledi.
Kıbrıs konusuna reel politikalardan bahsedilmesinin olumlu olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu, kendisi böyle baktığı için dünyaya toz pembe gözlükleriyle bakanlar tarafından eleştirildiğini kaydetti.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs’ın coğrafik konumunun önemine işaret ederek güçlü devletlerin ve uluslararası örgütlerin çıkarlarının bu coğrafyadan geçtiğini söyledi.
Tahsin Ertuğruloğlu, bu nedenle Kıbrıs meselesinin sadece Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar arasında veya TC-Yunanistan arasında bir sorun olarak görülemeyeceğini, ABD, Rusya, İngiltere, İsrail Arap ülkeleri Çin, AB, BM’nin burada olduğunu ve kendi ulusal çıkarları doğrultusunda politikalar benimseyip sürdürdüğünü ifade etti.
Kıbrıs sorununun ne olduğu konusunda bir mutabakat sağlamak gerektiğini belirten Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bu konuda taraflar arasında bir mutabakat olmadığını, bunun nedeninin de BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olduğunu söyledi.
Yıllar önce Avrupa Konseyi’nde katıldığı bir toplantıdan anekdotlar aktaran Ertuğruloğlu, buradaki bir tartışma üzerine “BM Güvenlik Konseyi’nin TC’yi Kıbrıs’ta işgalci diye niteleyen kararı yoktur” dediğini kaydetti.
Avrupa Konseyi’ne defalarca gittiklerini ve toplantılara katıldıklarını söyleyen Ertuğruloğlu, orada oy haklarının olmadığını ve orada Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş temsilcileri olarak adlandırıldıklarını ve bu toplantıların abartılacak bir önemi olmadığını söyledi..
Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı Türkler için 2 sandalye ve Türkçe’nin resmi dil olmasını talep etmenin Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sahibi olduğunu onaylamak anlamına geleceğini belirten Ertuğruloğlu, ”Kıbrıs sorunu denen sorunu biz böyle görmüyoruz. Bunu beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Kıbrıs meselesi bir ulusal davadır. Türk ulusunun davasıdır.” dedi.
Tahsin Ertuğruloğlu, sorunun kişisel de olmadığını kaydederek “Toz pembe gözlüklerle bakma hakkınız yoktur. Rum tarafı ‘Türkiye işgalcidir demekten, Kıbrıs sorunu 1974’te başlayan işgaldir’ politikasından vazgeçti mi ki biz kendi kendimize gelin güveyi olarak bambaşka dünyalar yaratıyoruz? Bunu yapmayalım” diye konuştu.
Rum tarafının Kıbrıs Türklerini azınlık gördüğünü kaydeden Ertuğruloğlu, tüm sorunların Kıbrıs Cumhuriyeti diye ödüllendirilen saldırgan Rum toplumundan kaynaklandığını ifade etti.
Kıbrıs sorununu yaratan BM’nin beş daimi üyesi olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu, Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığını bozanın da Rum olduğunu kaydetti.
Rumların hiçbir zaman Türklerle kendilerini eşit görmediğini ve adayı Helen adası olarak görmeye devam ettiğini dile getiren Ertuğruloğlu, toplum statüsünü artık kabul etmediklerini ve tam 40 yıldır devlet sahibi bir halk olduklarını kaydetti.
Yabancılarla görüşmelerinin reklamını yapmadığını ancak sürekli görüşmeler yaptığını söyleyen Ertuğruloğlu, onlara ilk olarak Kıbrıs sorunu nedir diye sorduğunu ifade etti.
AB’nin Kıbrıslı Türklere en büyük kötülüğü yaptığını söyleyen Ertuğruloğlu, AB’nin Rum’u üye yapmakla yaptığı hatanın farkında olduğunu fakat bunu düzeltecek bir duruma ve kapasiteye sahip olmadığını; Kıbrıs sorununda Rumların yanında taraf olduğunu anlattı.
KKTC’nin AB toprağı olmadığını, üyelik müracaatı da olmadığını belirten Tahsin Ertuğruloğlu, “Bizim kimseye karşı bir düşmanlık politikamız yoktur ama kimlerin bize düşmanlık ettiğini görüyor onlara karşı dik duruş sergiliyoruz. Dünya Rum’u Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul etmemesi lazımdı ama etti. AB Rum’u AB üyesi yapmaması gerekirdi, yaptı. Bunları söyleyince AB düşmanı mı oluyoruz? AB’nin temsil ettiği değerlere saygımız var ama kendisi her adımda ilkelerini ihlal etti” diye konuştu.
Ertuğruloğlu, Gazze için ateşkes kararı bile alamayan BM Güvenlik Konseyi’ne işaret ederek, “Biz kime güveneceğiz. Bu mu dünya, bunlara güvenerek mi milli davamızda taviz vereceğiz, geri adım atacağız?” diye sordu.
Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının onurlu, milli bilinci olan bir halk olduğunu ifade ederek Avrupa Birliği’nden, Avrupa Konseyi’nden, BM Genel Kurulu’ndan çıkan kararlardan hiçbirinin Kıbrıs Türklerinin lehine olmadığını belirtti.
Rum tarafıyla ortak devlet yürütmenin ne demek olduğunun düşünülmesini isteyen Ertuğruloğlu, “Kişisel temsilci” konusuna federasyon için ortak zemin arayışında olmayacağı ve 6 aylığına görevlendirileceği belirtilerek onay verildiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, “Rum tarafı meşru Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı sürece ortak zemin olmayacaktır” dedi.
Toplumsal arası müzakerelere Rumların bir şeyi çözmek için katılmadığını ve her uzlaşıyı sabote edenin de Rum tarafını olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu, seçeneğin belli olduğunu ya da Rumlara boyun eğerek devam edileceğini kaydetti.
Adanın bölünemeyecek küçük olduğunun söylendiğini anımsatan Ertuğruloğlu, adanın küçük olması Rumlarla birlikte yaşamayı mı getirdiğini sordu
Rum tarafıyla ortak devlet yürütmenin ne demek olduğunun düşünülmesini isteyen Ertuğruloğlu, “Kişisel temsilci” konusuna federasyon için ortak zemin arayışında olmayacağı ve 6 aylığına görevlendirileceği belirtilerek onay verildiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, “Rum tarafı meşru Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı sürece ortak zemin olmayacaktır” dedi.
Ertuğruloğlu, “Rum tarafı meşru Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı sürece ortak zemin olmayacaktır” dedi.
Kıbrıs sorununun özü gözden kaçırıldığı takdirde yanlışa gidileceğini belirten Ertuğruloğlu, “Kıbrıs sorunu Rum’un Kıbrıs olarak tanınmasıdır ve bize izolasyon ve ambargolar uygulanmasıdır. Bizim bir takımımız Türkiye takımıyla bir dostluk maçı bile yapamıyor çünkü Rum’un federasyonda onayı olması lazımmış. Uluslararası hukuku her açıdan çiğneyen, sorunu yaratan, devam ettiren 5 daimi üye var” diye konuştu.
Türk Devletler Teşkilatına üye olduklarını fakat sonra AB’nin devreye girdiğini ve kendilerinin bu ülkelerle olan ilişkilerini sabote ettiklerini dile getiren Ertuğruloğlu, KKTC’de AB Destek Ofisi olduğunu ancak AB’nin KKTC’yi tanımadığını belirterek özetle şöyle konuştu:
“Bu ofisin faaliyetleri KKTC olgusunu yıpratmak. KKTC karşıtı görüşleri beslemek. KKTC karşıtı görüşlere sahiplerin projelerine finansman sağlamak, gençliği altımızdan almak için bazılarına burs vermek ve maalesef öz eleştiri de yapmayı severim, bizim devlet kurumlarımız da AB kurumlarından finansman sağlayamaya hevesli. Peki ben bir soru sorayım: Bu bakanlığın görevi devletin temsil edilmesidir. Bu devletin politikası beğenir veya beğenmezsiniz iki eşit egemen devlet ve eşit egemen statüdür. AB ile ilişkileriniz hangi temeldedir? Devlet temelinde mi ilişki kuruyoruz? Hayır. Üye yaptıkları sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toplumu olarak.. Peki bir tarafta iki egemen devlet politikası savunurken iki kuruş için AB’ye avuç açmanın devleti yıprattığını göremiyor muyuz?”
Ertuğruloğlu, TC ile Yunanistan ilişkilerinin iki NATO üyesi olarak uyumlu zemine oturtulması gerektiğini, kimsenin bu ilişkiler iyiye gidiyor diye rahatsız olmadığını ancak uyumsuzluğun Yunanistan’dan kaynaklandığını, Yunan halkında Türkiye kompleksi olduğunu kaydetti.
BM’nin Pile konusunda bile ortak zemin bulamadığını belirten Ertuğruloğlu, “Bizimle başka Rumlarla başka anlaşma yaptılar” dedi.
BM temsilcisi Colin Stewart’la Pilelilerin de katılımıyla yapılan toplantıda konuşulanlar hakkında bilgi veren Ertuğruloğlu, kendilerinden habersiz Rumlara parselasyon yetkisi verilmesini eleştirdi.
50. yıl fotoğraf sergisinde yer alan Pile’de köylülerin yıllar önce yol istemiyle yaptığı eylemlerde “bize yol hakkımızı verin” yazılı pankartlar yansıtan fotoğrafları Meclis kürsüsünden gösteren Ertuğruloğlu, “Bu BM bizim yol inşaatımızı gerekçe göstererek Rumlarla gizli anlaşma yaptı. Müsteşarım bu anlaşmayı istedi, verilmedi” diye konuştu.
BM’nin kendilerinden iki hafta zaman istediklerini ve buna karşılık Rumların parselasyon çalışması yaptığını belirten Ertuğruloğlu, Pile yolunun da parselasyon çalışmasının da durduğunu söyledi.
Türk tarafının yaptığı yolun, Rumların parselasyon çalışması nedeniyle ara bölge başlangıcında durduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Rum’un platoya çıkmasına kesinlikle izin yoktur. Asla ve asla… Gerekirse yoldan vazgeçeriz. Bizim orada bir askeri birliğimiz var. O birliğin oradan kaldırılmasına yol açacak bir olaya iznimiz yoktur” dedi.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kıbrıs bir devletin değil bir adanın adıdır. Bu adada iki devlet vardır ve gelecek ancak bu iki devletin iyi komşuluk ilişkileriyle şekillenebilir. Ortaklık kurma diye bir olasılık Rumlar sayesinde kalmamıştır. Bunun suçunun bize yüklemekten vazgeçilmesi gerekir” diyerek tamamladı.
Konuşmaların ardından 588 milyon 99 bin 400 TL’lik Dışişleri Bakanlığı bütçesi oy çokluğuyla onaylandı ve Meclis Genel Kurulu’nda daha sonra 91 milyon 793 bin TL’lik Türk Ajansı Kıbrıs bütçesinin görüşülmesine geçildi.