İsrail’de 1 Kasım seçimlerinden zaferle ayrılan ve hükümet kurması beklenen Netanyahu'nun 25 Kasım'da Yahudi Gücü Partisine geniş yetkilerle donatılmış Ulusal Güvenlik Bakanlığı ile Banliyöler, Necef Çölü ve Celile'yi Geliştirme Bakanlığı ile Yahudi Mirası Bakanlığını vermesi, Filistin'in tepkisine neden oldu.
Filistin haber ajansı WAFA'nın haberine göre, Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, söz konusu anlaşmanın, uluslararası meşruiyete açıkça bir meydan okuma ve uluslararası hukukun ihlalinde yeni bir aşama olduğunu belirtti.
Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimlerine meşruiyet kazandırılması yönündeki her türlü girişimin reddedildiğini ve kınandığını kaydeden Ebu Rudeyne, "Bu girişimler kimseye meşruiyet kazandırmaz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2334 sayılı kararı, Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki topraklardaki tüm yerleşim birimlerinin yasa dışı olduğunu ilan etmektedir." ifadelerini kullandı.
ABD'ye çağrıda bulunan Ebu Rudeyne, Washington yönetiminin, uluslararası meşruiyete meydan okuyan bu anlaşmaya karşı pozisyonunu belirlemesi ve vaatten uygulama aşamasına geçmesi gerektiğini bildirdi.
Ebu Rudeyne, Filistin halkının ve yönetiminin, başta "kendi kaderini tayin" hakkı ve 1967 sınırlarında Filistin devletinin kurulması olmak üzere Filistin'in meşru haklarının ihlal edilmesine izin vermeyeceğini vurguladı.
Mescid-i Aksa baskınları gibi provokatif eylemleriyle tanınan Ben-Gvir, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle biliniyor. Ben-Gvir'in partisiyle varılan bu anlaşmayla, Batı Şeria'daki sivil idare, savunma ve maliye bakanlıkları arasında paylaştırılıyor. Buna göre, Yahudilerin işlerinden Maliye Bakanlığının, Filistinlilerden ise Savunma Bakanlığının sorumlu olması öngörülüyor.
Ulusal Güvenlik Bakanlığına verilen geniş yetkiler arasında da Batı Şeria'daki kaçak yerleşim birimlerinin meşrulaştırılmasının yer aldığı ifade ediliyor.
İsrailli insan hakları kuruluşu Peace Now (Barış Şimdi), daha önce Twitter hesabından yaptığı açıklamada, anlaşmayla birlikte, "Ağır ilerleyen ilhak ve Batı Şeria'da kanunların gevşek tutulması politikasından turbo ilhak ve Yahudi yerleşimcilerin terörünün desteklenmesi politikasına geçiş yapıldığı" değerlendirmesinde bulunmuştu.
TRT