Gaziantep'te önceki gün, Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu'nun Nizip bölümünde kaza yapan bir araca müdahale eden ekiplere ve İhlas Haber Ajansının (İHA) canlı yayın aracına, kaza yerinden yaklaşık 200 metre geride devrilen ve kayan yolcu otobüsü çarptı.
Kazalarda, aralarında 3 sağlık görevlisi, 3 itfaiye personeli ve 2 basın mensubunun bulunduğu 15 kişi yaşamını yitirmiş, 31 kişi de yaralanmıştı.
Gazeteciler meslektaşlarını anlattı
Hayatlarını kaybeden İhlas Haber Ajansı (İHA) çalışanı Muhammed Abdulkadir Esen ile Umut Yakup Tanrıöver'i meslektaşları anlattı.
Anadolu Ajansı (AA) kameramanı Kemal Karagöz, olayı duyunca çok üzüldüğünü söyledi.
Arkadaşlarının hayatlarını kaybettiğini öğrendiklerinde inanamadıklarını anlatan Karagöz, "Sevdiğimiz arkadaşlarımızdı. Gaziantep'te birçok habere kendileriyle gittik. Birçok kez beraber yemek yedik, oturup haber yaptık. Allah rahmet eylesin, ailelerine Allah sabır versin" dedi.
Karagöz, Muhammed ve Umut'un camiada çok sevildiğini ifade ederek, "Güler yüzlü, mütevazi oldukça saygılılardı. Hiç kimseyi kırmazlardı. İnsanın inanası gelmiyor. Basın camiamızın başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Diyecek bir söz bulamıyorum. Düğümlendik, çok üzüldük. Allah rahmet eylesin" diye konuştu.
"İkisi de hayat doluydu"
AA muhabiri Adsız Günebakan ise trafik kazası ihbarıyla olay yerine gittiğini belirterek, zor bir gün yaşadıklarını aktardı.
Umut ve Muhammet'in sürekli sahada beraber çalıştıkları meslektaşları olduğunu belirten Günebakan, "İkisi de hayat dolu, ikisi de gencecik, çok iyi insanlardı. İkisi de bu dünyada iyi birer iz bırakmışlar. Çünkü arkalarından herkes güzel şeylerle anıyor kardeşlerimizi" diye konuştu.
"Yeni fotoğraf makinesi aldığı için içi kıpır kıpırdı"
Gazeteci Mikail Tanrısever de meslektaşlarının hayat dolu olduklarını anlatarak, arkadaşlarına Allah'tan rahmet ailelerine sabır diledi.
Abdulkadir ve Umut'un sigara dahi kullanmayan pırıl pırıl gençler olduğunu dile getiren Tanrısever, iki genç arkadaşını şöyle anlattı:
"İki hafta önce Muhammed ziyaretime gelmişti. Güzel bir fotoğraf makinesi almış, sevinçten kıpır kıpırdı. Makinesiyle 'fotoğrafımı çeker misin?' demişti, belki de o son fotoğrafıydı. İyi ki de çekmişim. Umut da aynı keza hayat dolu biriydi. Üniversiteden beri hep işlerinde başarılıydı. Acımız çok büyük, ne diyeceğimi bilemiyorum. Onun başına gelen yarın bizim başımıza da gelebilir. Bu meslek böyle ama şuna inanıyorum ki onlar iyi niyetiyle, salih davranışlarıyla oradalardı. Yardım için ordalardı bundan dolayı hayatlarını kaybettiler. Demek ki Rabb'im bizden daha çok sevmiş diyorum. Mekanları cennet olsun."
"Kendimi sanki bir rüyadaymış gibi hissediyorum"
Gazeteci Bermal Baran da kelimeleri bir araya getirmekte zorlandığı 2 gün yaşadıklarını ifade etti.
İki arkadaşının da kendisini sürekli geliştiren kişiler olduğunu belirten Baran, "Abdulkadir Muhammet ile çok samimiydim, adliye muhabiriydi. Her adliyeye gittiğimde onu görüyordum. Şimdi adliyeye gittiğimde onu göremeyecek miyim diye düşünüyorum. Kendimi sanki bir rüyadaymış gibi hissediyorum. Gerçekten bu arkadaşlarımızın meslekte olması gerekiyordu, çok erken bir kayıp verdik" diye konuştu.
Baran, gazetecilerde hep, "önce gazetecilik mi, insanlık mı" tartışmasının yaşandığını hatırlatarak, hem Muhammet'in hem de Umut'un vicdanın sesini dinlediğini söyledi.
"Meslek hayatımda yaptığım en zor haberdi"
Demirören Haber Ajansı muhabiri Kadir Güneş ise kazayı duyar duymaz yola çıktığın anlatarak, meslektaşlarının ölüm haberini alınca çok üzüldüklerini söyledi.
"Meslek hayatımda yaptığım en zor haberdi" diyen Güneş, şöyle konuştu:
"Bir yandan televizyon kanallarına canlı bağlantılar yaparken diğer yandan da görüntü, fotoğraf ve haber akışı sağlıyordum. Kendi meslektaşlarımın ölüm haberlerini yazdık. Televizyonlara ölüm haberlerini anlattık. Bizim için üzücü bir gündü. Çok üzüldük. Özellikle Muhammed Abdulkadir ile Gaziantep'te birçok haberde birlikte çalışıyorduk. Hemen hemen her gün telefonla konuştuğumuz ve birbirimizin hatırını sorduğumuz zamanlar oldu. Birlikte birçok habere gittik. Kendisini kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşıyoruz."
Meslektaşlarının Şanlıurfa'ya canlı yayına gittiklerini ve o sırada kazayı görünce yardım etmek için durduklarını ifade eden Güneş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Haber amaçlı orada bulunmuyorlardı. O sırada geriden gelen otobüsün kayması sonucunda meslektaşlarımız hayatlarını kaybetti. Bizim meslek hayatımızda zaten önce insan sonra gazeteci olmak gibi bir kavram var. Muhammed, bu durumu tam anlamıyla tüm Türkiye'ye göstermiş oldu."
Gaziantep'teki itfaiyeciler kazada yaşamını yitiren meslektaşlarını anlattı
Gaziantep'teki itfaiyeciler, kaza yapan araca müdahale ettikleri sırada yolcu otobüsünün çarpmasıyla yaşamını yitiren mesai arkadaşlarını gözyaşı dökerek anlattı.
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Küçük Sanayi Sitesi Grup Amirliği'nde görevli Mehmet Bozkurt (59), Mehmet Polat (57) ve Ahmet Polat'ın (29) aynı görev yerindeki meslektaşları, arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsüyle mesailerini sürdürüyor.
"Görevlerine sadık ve görev aşkıyla çalışıyorlardı"
Hayatını kaybeden itfaiyecileri anlatan arkadaşları hüzünlü anlar yaşadı.
Grup Amiri Halil Yalankoz, kaza haberini aldıklarında olaya inanamadıklarını söyledi.
Arkadaşlarının can kurtardıkları sırada canlarından olduklarını ifade eden Yalankoz, "Her gün karşılaştığımız ve 24 saat birlikte zaman geçirdiğimiz arkadaşlarımız şu an aramızda yok. Sözün bittiği yer ve anlatacak bir şey yok. Üç arkadaşımız da mükemmel insanlardı, görevlerine sadık ve görev aşkıyla çalışmaktaydı. Kazada yaralı olarak kurtarılan dördüncü arkadaşımızın durumu iyi. Onun iyi haberini alarak bir nebze rahatladık" dedi.
"Her gün mesai yaptığımız arkadaşları görmemek çok zor"
İtfaiye aracı şoförü Nevzat Yılmaz da Mehmet Bozkurt ve Mehmet Polat ile beraber 20 yılı aşkın mesai arkadaşlığı yaptıklarını, çok üzgün ve tarif edilemez duygular içerisinde olduğunu söyledi.
Hayatını kaybeden çalışma arkadaşlarının aile dostları da olduğunu aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Arkadaşlarımızla beraber yangın, sel baskınlarına gittik. Arkadaşlarımız iyilerdi. Arkadaşlarımızın vefat haberlerini aldığımızda şok oldum. Daha sonra hemen grup amirliğine geldim. İsimlerini duyduğumuzda dizlerimiz kırıldı. Arkadaşlarımızla ailemizden daha çok beraberdik, günün 24 saati zaman geçiriyorduk. Meslektaşlarımızla kurtarma, yangın olaylarında beraberdik. Her gün mesai yaptığımız arkadaşları görmemek çok zor."
[Fotoğraf: AA]
"Arkadaşlarımız yaralı insanları kurtarırken hayatlarından oldu, şuan aynısı olsa yine yaparız"
İtfaiye eri Metin Argun ise Mehmet Bozkurt ve Mehmet Polat ile 32 yıldır ve Ahmet Polat ile ise 5 yıldır çalıştığını anlattı.
Vefat eden meslektaşlarıyla çok sayıda olaya sırt sırta vererek müdahale ettiklerini dile getiren Argun, şunları kaydetti:
"Çok üzücü bir olay. Yarın bizim başımızı da gelmeyeceğini kimse bilemez. Bütün arkadaşlarımız olarak mesleğimizi severek yapıyoruz ve bir hayat kurtardığımızda çok mutlu oluyoruz. Arkadaşlarımız yaralı insanları kurtarırken hayatlarından oldu. Onlar şehit oldu, Allah hepimize böyle bir ölümü nasip etsin. Bizim görevimiz bu, şu anda aynısı olsa yine yapacağız. Mehmet Polat ile Mehmet Bozkurt bacanaklardı. Arkadaşlarımızla birçok anımız vardı."
TRT