Ağıtlar yükseldiğinde artık yapacak birşey yoktu. Katliamda hayatını kaybeden yakınlarını, ilk kez görüyorlardı.
Yer Lübnan'ın başkenti; Beyrut...
"Dünyanın geri kalanı için bilmem kaçıncı bir yerel çatışmadan ibaretti, bizim için ise tufandı."
Beyrutlu Yazar Amin Maalof'un sayfalarına bu cümleyle girecekti yaşananlar…
Hesabı sorulmayan katliam
Tam 40 yıl önce... Filistinliler İsrail zulmü altında. Önce yaşadıkları topraklar gasp edildi. Ardından sürgün yılları başladı.
"Uluslararası sözleşme ile koruma altına alınan" Sabra ve Şatilla'ya yerleştirildiler.
Sadece 3 günde binlerce Filistinli katledildi
Kimse olacaklardan haberdar değildi. Ancak İsrail zulmü burda da devam etti.
Dünyanın gözü önünde, 3 günde, binlerce Filistinli katledildi.
Lübnan o yıllarda çok karışıktı. Siyasi-mezhepsel ayrışma ülkeyi iç savaşa sürükledi.
15 yıl sürecek savaşın fitili çoktan ateşlendi.
Olaylar zincirine bir de suikast eklendi.
Hristiyan kesimin en önemli isimlerinden Beşir Cemayil 23 Ağustos 1982'de Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna hiç oturamadı.
14 Eylül 1982'de Falanjistlerin merkezine yönelik bombalı saldırıda hayatını kaybetti. Hain plan suikast üzerine kurgulandı.
Cemayil'in öldürülmesinden Filistinli mülteciler sorumlu tutuldu.
İsrail'in Savunma Bakanı Ariel Şaron saldırıyı bizzat yönetti
Kamplarda yaşayanların güvenliği için İsrail ve ABD'nin teminatı vardı. Ancak Amerikan güçleri olaydan birkaç gün önce birliklerini çekti.
16 Eylül Perşembe günü öğleden sonraydı.
İsrail tankları Filistinli mültecilerin yaşadığı kampların çevresini sardı. Niyet ise kaçışlara engel olmaktı.
Aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler katliam için girdi, kamplara ve 3 koldan saldırdılar.
İsrail'in Savunma Bakanı Ariel Şaron saldırıyı bizzat yönetti.
Katliam 3 gün sürdü. Ağır silahlar, bombalar, baltalar ve kesici aletler kullanıldı.
Her yer kan içindeydi. Sokaklar cesetlerle doldu.
Cesetler tanınmayacak haldeydi
Katliamda yaralananlara müdahale eden doktorlar ve hemşireler bile hedef oldu.
Filistinliler, kadın, çocuk demeden katledildi. Kurbanların sayısı 3 bini geçti. Bazı Filistin kaynaklarına göre, bu sayı 7 binleri aştı.
Çoğunun kimliği tespit edilemedi. Cesetler tanınmayacak haldeydi. Barbarlık tüm dünyadan tepki topladı.
Sabra ve Şatilla'da 'soykırım' yapıldığı ilan edildi
Birleşmiş Milletler (BM) de yaşananlara kayıtsız kalmadı. Kınama mesajı yayınladı…
16 Aralık 1982'de "Sabra ve Şatilla'da "soykırım" yapıldığı ilan edildi.
Olayı araştırmak için İsrail, Meclis Araştırma Komisyonu kurmak zorunda kaldı. Falanjist milislerin lideri Eli Hubeyka’yı doğrudan, Ariel Şaron’u ise bireysel sorumlu tutuldu.
"Beyrut Kasabı"
Şaron'un 1983'te Savunma Bakanlığı görevinden istifa etmek dışında seçeneği kalmadı. Artık “Beyrut kasabı” olarak anılacaktı. Ancak siyaseten yükselişi devam etti.
"Beyrut Kasabı" 2001'de başbakan oldu.
Katliamın şahidini öldürdüler
Katliamdan sağ kurtulan 23 kişi 2001'de konuyu yargıya taşıdı. Ariel Şaron'un insanlık suçu işlediği gerekçesi ile Belçika mahkemelerinde adalet arandı. Ancak davanın açılmasına imkan veren yasa değiştirildi. 15 mayıs 2002'de de dava yetkisizlik nedeniyle düştü. Oysa katliamın sorumlularından Falanjalist Eli Hubeyka, Şaron aleyhinde şahitlik yapacaktı.
O şahitlik sonunu hızlandırdı.
Beyrut'ta aracına konulan bomba patlatıldı, hayatını kaybetti.
Tarihte kara bir leke
Katliama dair hiçbir yargılama yapılamadı. Sorumlular ceza almadı.
Bugün katliamın üzerinden 40 yıl geçti.
İsrail güçlerinin saldırıları sonraki yıllarda da durmadı. Bıraktığı izler ise hala taze.
Katliam, tarihe kara bir leke olarak geçti.
Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Ufuk Özenateş
TRT