Panele, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ve Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı Özgür Arslan'ın yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Moderatörlüğünü SETA Vakfı Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat'ın üstlendiği panelde, Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurşin Güney, Yabancı Gazeteciler Derneği Başkanı (APE) Elias Masboungi ve Uluslararası Politikalar Ar aştırma Merkezi (CeSPİ) Türkiye Gözlemevi Koordinatörü Valeria Giannotta, BM Güvenlik Konseyine (BMGK) yönelik geçmiş ve güncel reform taleplerini ele aldı.
Doç. Dr. Kanat, gelecek iki hafta boyunca söz konusu panel serisini 10 farklı ülkede düzenlemeyi planladıklarını belirtti.
Bu projeye ilk başladıklarında özellikle salgın süreci, uluslararası gıda krizi ve Ukrayna-Rusya savaşı sonrası BM reformunun gerekliliği konusunda farkındalığın artırılmasının öncelikli hedefleri olduğuna değinen Kanat, "BMGK reformunun bir tercih değil, bir gereklilik olduğunu gördüklerini" vurguladı.
"BM sistemi bugün içinde yaşadığımızdan 4 kat daha küçük bir dünya için kuruldu"
Prof. Dr. Erhan, BM'nin İkinci Dünya Savaşı gibi olağanüstü ve zor zamanda kurulmaya başlandığını anımsatarak kuruluşundan bu yana reform meselesinin konuşulduğunu, BM’nin daha önce de birçok kez reform edildiğine ve değişime uğradığını dile getirdi.
BM'nin değişimi için temel baskının 1960’larda Afrika ve Asya ülkelerinden geldiğini kaydeden Erhan, 1965'te Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) kurulduğunu söyledi.
Erhan, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından 2000'li yılların başında eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ve şu anda da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in BM’de reform serisi başlattığını belirtti.
BM’nin kuruluşundan bugüne, üye ülke sayısının 51’den 193’e yükseldiğini, dünya nüfusunun ise 2,5 milyardan 8 milyara çıktığını kaydeden Erhan, "Bir değişime ihtiyaç duyduğumuz açık. Çünkü BM sistemi bugün içinde yaşadığımızdan 4 kat daha küçük bir dünya için kuruldu. Fakat bu kolay değil. Çünkü mevcut sistemin kurucuları ve faydalanıcıları, ayrıcalıklarını kaybetmek istemiyor." dedi.
Erhan, öte yandan "reform" teriminin "net olmaması ve uygulanması konusunda fikir birliği bulunmaması" nedeniyle BM üye devletleri için sıkıntılı olduğunu kanıtladığını ifade etti.
BM'nin, Genel Sekreter Guterres ile kalkınma, BM'nin yönetimi ile barış ve güvenlik olmak üzere 3 kilit alanda reform gündeminin mevcut olduğunu vurgulayan Erhan, kalkınma reformu için Guterres'in tüm BM kalkınma sistemini değiştirmek ve 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak istediğini dile getirdi.
Erhan, barış ve güvenlik söz konusu olduğunda zorluklarla karşılaşıldığına dikkati çekerek "Güvenlik konularına değinmeye çalıştığımızda o 5 daimi üyeden biri bu girişimleri engellemeye başlıyor. Çünkü bazı ayrıcalıkları var. Mevcut BM Güvenlik Konseyi yapısı, 1945'in küresel güç yapısını yansıtıyor. 2022'nin güç yapısını yansıtmıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Veto yetkisi kaldırılmalı”
Prof. Dr. Erhan, dünyanın bugün devletler arasında nüfus, ekonomik durum ya da askeri güç açıdan eşitliği sürdüren daha etkili bir güvenlik mekanizmasını hak ettiğini dile getirdi.
Erhan, BMGK daimi üyelerinin veto haklarını kullanarak, kendilerini herhangi bir yaptırıma karşı koruma altına aldıklarını söyleyerek "Bu nedenle veto yetkisi (yürürlükten) kaldırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi üye sayısının 25'e çıkarılması ve daimi üye sayısının da 10'dan az olmaması gerektiğini ifade eden Erhan, BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi arasında artık bir dengenin mevcut olmadığını ve bunun yeniden sağlanması gerektiğini vurguladı.
BMGK'deki veto gücü "dengelenmeli"
Prof. Dr. Güney de bütün dünya vatandaşlarının ve uluslararası düzenin zor zamanlardan geçtiğine işaret ederek gelecekte dünya düzeninin nasıl olacağını kestirilemediğini söyledi.
Soğuk Savaş döneminde BMGK'nin beklendiği şekilde işlemediğini kaydeden Güney, şimdi ise dünyanın yeni farklı dönüşümler geçirdiğini belirtti.
Güney, BM'nin 5 daimi üyesine verilen veto yetkisinin farklı ulusal çıkarlar nedeniyle insan refahı aleyhine kullanılabilmesinin mümkün olduğuna dikkati çekerek, geçmişte BM'nin reformu için girişimler olduğunu anlattı.
BMGK'nin genişlemesinin öneminden bahseden Güney, birçok ülkenin daimi ülke olmak istediğini, bunların arasında Brezilya, Almanya, Hindistan ve Japonya'dan oluşan G4 ülkeleri de olduğunu kaydetti.
Güney, dünyanın Rusya-Ukrayna savaşıyla yaşadığı şeyin yeni olmadığını, daha önce benzer birçok trajediye şahit olduklarını belirterek BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin veto yetkisi nedeniyle BM'nin işleyemediğini söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sözüne atıfta bulunan Güney, BM Güvenlik Konseyindeki veto gücünün dengelenmesi gerektiğine işaret etti.
Güney, 2009-2010 yıllarında Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olduğu süreçte barış ve güveni korumak için destek verdiğini hatırlatarak, Türkiye'nin tecrübesi ve güven inşa eden diplomasisiyle bugün de taraflar arasında tahıl anlaşmasını sağlamayı başardığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'yi reform çabalarına tebrik
APE Başkanı Masboungi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı BM'yi reform etmeye ve yeniden yapılandırmaya amaçlayan girişiminden ötürü tebrik etti.
Masboungi, BM Genel Kurulunun her ülkenin konuşma hakkının bulunduğu yer olduğunu ifade ederek BMGK'nin kendi kararlarını uygulayamadığına, buna ellerindeki veto hakkının sebebiyet verdiğine işaret etti.
G4 ülkelerinin BMGK'de daimi üye olmak istediklerini söyleyen Masboungi, Türkiye'nin bu girişime destek verdiğini hatırlattı.
Masboungi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya, 5'ten büyüktür" sözüne atıfta bulunarak, bunun BMGK'nin mevcut halinin "adaletsiz" ve "5 ülkenin kendi diktalarını dünyanın geleceğine empoze etmesinin anormal" olduğu anlamına geldiğine işaret etti.
Elias Masboungi, Türkiye'nin bu girişiminin ülkelerin ezici çoğunluğunun destek verdiğini kaydetti.
Türkiye'nin yeni bir küresel forum oluşturulmasını önermesini teklif eden Masboungi, bu forumun bir kurucu meclis ile tüzüğe ihtiyacı olacağını belirtti. Masboungi, forumun, yetkileri ve tüzüğünün ilk toplantıda belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Masboungi, bu proje için 2 ay içinde İstanbul'da bir kurucu meclis toplanması çağrısında bulundu.
"Türkiye gibi yükselen gücün rolünü bir kez daha düşünmeliyiz"
CeSPİ Türkiye Gözlemevi Koordinatörü Giannotta da "BM Güvenlik Konseyinin uluslararası sisteme güvenlik ve istikrar sağlamada, krizle baş etmede etkili olmadığı kanıtlanmıştır." dedi.
1947'den bu yana Rusya'nın BMGK'de 120, ABD'nin 52, İngiltere'nin 29, Çin ve Fransa'nın da 16 kez veto hakkını kullandığını hatırlatan Giannotta, donmuş çatışmalara ve yeni ortaya çıkan sorunlara çözüm bulunmadığının altını çizdi.
Giannotta, "Rusya ve Ukrayna savaşı, uluslararası toplum olarak krizle başa çıkmaktaki yetersizliğimizi bir kez daha kanıtladı." değerlendirmesini yaptı.
Mevcut güç dağılımını ve tüm uluslararası kuruluşları göz önünde bulundurarak BM içinde tek bir mekanizma oluşturulabileceğini belirten Giannotta, "Günümüzdeki mevcut güç dağılımı, 1947'deki güç dağılımını ve güç dengesini yansıtmıyor." dedi.
Temel farkın bugünlerde herkesin dünyanın değiştiğinin farkında olması olduğunu kaydeden Giannotta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya, 5'ten büyüktür" sözüne atıfta bulundu.
Giannotta, "Türkiye gibi yükselen gücün rolünü bir kez daha düşünmeliyiz. Ülkenin diplomatik çabası ve coğrafi konumu sayesinde Türkiye herkesle konuşabilen bir aktördür." ifadesini kullandı.
TRT