CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2023 yılından toplumun beklentilerinin fazla olduğunu; parti olarak demokrasi, insan haklarına saygı ve düşünce özgürlüğü istediklerini söyledi.
İnsanların, düşüncelerini ifade ederken çekindiğini; evlatlarını, tweet atarken başına bir şey gelmesin diye uyardığını iddia eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin artık bu tablonun dışına çıkmak zorunda olduğunu, bunu yapmak için herkesin huzurunda söz verdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, ülkeye demokrasi ve huzur gelmesi için 6 lider olarak bir araya geldiklerini, toplumda kamplaşma değil kaynaşma olması, kadın-erkek ayrımı olmaması ve geçmişin acılarını sarmak için bir arada olduklarını ve kucaklaştıklarını ifade etti. Bunları dillendirmeye devam edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Demokrasi kadar güzel bir şey yok. Demokrasilerde medya özgür olacak. Artık 'havuz medyası' diye bir medya olmayacak. Saray tarafından beslenen bir medya olmayacak ama o medya da özgürce bizi eleştirebilecek. O olanağı tümüyle onlara sağlayacağız. Çünkü şuna inanıyoruz; bir politikacının alkıştan çok sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacı vardır. Yanlışımız varsa sağduyu sahibi insanlar o yanlışlarımızı bize söyleyebilmeli, eksiğimizi bize söyleyebilmeli ve biz bundan gocunmamalıyız, üzülmemeliyiz. Demokrasi dediğiniz budur. 'Her şeyi ben bilirim, her şeyi ben yaparım' düşüncesi, insanlığı felakete sürükler. Devleti bir adama teslim etmek, o ülkeyi felakete sürükler. Geldiğimiz tablo budur ve bu tablodan Türkiye'yi çekip çıkarmak istiyoruz. Rüşvet alanlar var. Devleti, liyakati yok ettiler. Rüşvetçilerden, uyuşturucu baronlarından, uyuşturucu çetelerinden bu ülkeyi 2023'teki seçimlerden sonra temizleyeceğiz."
Yeni ve güzel bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Altı ayrı partiyiz, doğru ama demokrasi konusunda aynı felsefeden hareket ediyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı biliyoruz. Neyi nasıl yapacağımızı bugünden oturuyoruz, çalışıyoruz. Sadece liderler değil, onların altında ekipler çalışıyor. Güzel şeyler yapacağız. Güzel şeyleri hayata geçireceğiz. Göreceksiniz yepyeni bir Türkiye, güzel bir Türkiye, saygınlığı olan bir Türkiye..." diye konuştu.
Türkiye'nin eskiden olduğu gibi bütün mazlum milletlerin örnek aldığı bir ülke olacağını; başka ülkelerden dilenilen parayla değil kendi imkanlarıyla büyüyüp kalkınacağını aktaran Kılıçdaroğlu, rüşvetin, torpilin ve yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye'yi inşa edeceklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Kul hakkına saygı gösteren toplumun "dürüst, namuslu ve adaletten yana olan insanları iktidara getireceğim" demesi gerektiğini söyledi.
"Hiçbir haksızlığı mazur görmeyeceğiz"
İktidar olmaları durumunda halktan toplanan her kuruş verginin hesabını millete vermeyi şerefli ve onurlu bir görev olarak üstleneceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2023 yılında açacakları yeni sayfayla Türkiye'de hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini, evde kavga yerine huzur olacağını dile getirdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkenin hapishanelerinde haksız yere yatanlar var; Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Mücella Yapıcı, Çiğdem Utku, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman haksız yere yatıyorlar. Adaleti savunmazsanız siyaset yapmanızın mantığı yok. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa hiçbir haksızlığı mazur görmeyeceğiz. Her haksızlığa karşı itirazımızı yapacağız. Geçenlerde gazetelere bakarken bir annenin, kanser olan 6 yaşındaki evladı Yusuf'a sarıldığını gördüm, içim cız etti. Anne hapiste, Yusuf 6 yaşında, kanser, ölümle pençeleşiyor, 'anne' diye sayıklıyor. Bu anne evladından ayrı. Allah aşkına bu adalet midir? Savcı izin vermiş, çocuğunu hastanede görmek istiyor. İl Başkanımız Canan hanımı aradım, 'git aileyi bul, bir ihtiyaçları var mı?' diye sor dedim. Hangi gerekçeyle bir anneyle 6 yaşındaki bir evladı ayırabilirsiniz? Kişi suçlu olabilir ama en azından anne bu evladın yanında olmak durumundadır."
"Siz hatırlamazsınız belki ama ben asla unutmadım." sözleriyle yaşadığı bir olayı anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"15 Temmuz'dan sonra yeni doğum yapmış bir kadın öğretmeni karakola almışlardı. Ben, çocuğun anne sütüne ihtiyacı olduğunu ve bu çocuğun anneye teslim edilmesi gerektiğini söyledim, kıyamet koptu. Beni teröristlere destek vermekle suçladılar. O masum çocuğun günahı ne Allah aşkına? Bunun kavgasını verdim ve sonunda benim dediğimi yaptılar. Çocuğu götürüp anneye teslim ettiler. İnsanlıktan çıkmak nedir biliyor musunuz? 6 yaşındaki bir çocuğu anneden ayırmak nedir biliyor musunuz? Yani o anne evladı öldüğü zaman mı gidecek mezarın başında duracak? 85-90 yaşındaki, FETÖ'nün sorguladığı insanları aldılar, hapislere attılar. Şu anda hapisteler, vicdan var, ahlak var, erdem var, adalet denen bir kavram var. Halkıma söz veriyorum, bütün bu haksızlıklar son bulacak, göreceksiniz bu ülkeye mutlaka ve mutlaka adaleti getireceğiz.
85 milyon yurttaşımıza sesleniyorum; asla karamsarlığa kapılmayın. Bütün bu haksızlıkları görüyor muyuz, görüyoruz, yaşıyor muyuz, yaşıyoruz ama asla karamsarlığa kapılmayacağız. Sandık geldiğinde gideceğiz ve zulüm iktidarına son vereceğiz. Hiç kimse endişe etmesin, az kaldı, geliyor gelmekte olan."
"Bu cinayeti görmezlikten gelemezler"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin başkentinde gerçekleştirilen bir suikastla öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in, ülkücü hareketin en değerli isimlerinden birisi olduğunu söyledi.
Akademisyen, milliyetçi, inançlı, Atatürkçü, iki kız çocuğu babası Ateş'in, Ankara'nın göbeğinde katledildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ailesi talep etti diye, konu siyasallaşmasın diye sabırla susuyoruz." ifadesini kullandı.
"Babayla da eşiyle de konuştum, sabırla sonucu bekliyoruz. Tabii ki bize de bilgiler akıyor, tabii ki çok şey biliyoruz bu konuyla ilgili. Bu işten ne kadar pis kokuların geldiğinin farkındayız. Bunu hissediyoruz, biliyoruz ve bize duyuruyorlar." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu ülkenin namuslu polisleri görevlerini yapsınlar diye sesimizi çıkarmıyoruz. Bakınız saraydan tık yok, sarayın stepnesi ise sanki en değerli evlatlarından biri öldürülmemiş gibi tek kelime dahi etmiyor, kendi evladına dahi sahip çıkamıyor. Bu cinayeti görmezlikten gelemezler, susarak bu işi geçiştiremezler. CHP olarak buna izin vermeyeceğiz. Aile, haksızlıklara karşı durmak istiyor. Adaleti savunan kişiler olarak bizler de adalet gerçekleşinceye kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve bu olay aydınlanıncaya kadar da takipçisi olacağız. Eşine de söz verdim, babasına da söz verdim. Hiç kimse unutmasın; Bay Kemal kafasına bir şeyi koyduysa mutlaka çözecektir."
"Hakim, savcılar yeri ve zamanı gelince hesabını verecek"
Kılıçdaroğlu, İstanbul'da seçimleri Ekrem İmamoğlu'nun kazanmasının ardından Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üzerinden bir kumpas çevrildiğini öne sürdü.
YSK üyelerinin, aynı zarfın içine koyulan dört oydan üçünün "doğru", birinin "yanlış" olduğunu söylediklerini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Dünya tarihinde, yargı tarihinde görülmemiş bir şey. Ben bunlara, 'Yüksek Seçim Kurulu çetesi' dedim. Biri hariç. Bir namuslu yargıç, 'hayır böyle bir rezalet olmaz' dedi. Muhalefet şerhi koydu." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ikinci seçimde milletin haksızlığa tahammül edemediğini ve farkın yükseldiğini, daha sonra kumpaslar kurulduğunu öne sürdü.
Birinci kumpasa göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, YSK üyelerine hakaret ettiğine dair iddianame hazırlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, buradaki muhatabın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu, dosyaya bakan hakimin değiştirildiğini, Samsun'a "sürüldüğünü" iddia etti.
Kılıçdaroğlu, bazı hukukçu milletvekillerinin Adalet Bakanlığına gideceklerine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Samsun'a sürülen hakimin iddiaları konusunda soruşturma açılmasını istiyoruz. Eğer soruşturma açılmazsa Adalet Bakanı da bu kumpasın içindedir. Çünkü gerçekleri bilmeye sadece benim değil 85 milyonun hakkı var. Hakim hangi gerekçeyle sürüldü ve hakime kim söyledi; 'Biz istinafı da ayarladık, meraklanmayın. Orası da mahkum edecek' diye. Bir hakim iradesini saraya ipotek etmişse, saraydan talimat alarak karar veriyorsa ona hakim denmez."
Hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre görevini yapmayan hakim, savcıların yeri ve zamanı gelince hesabını vereceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ayarını bozduğunuz kantarın sizi de tartacağını asla unutmayacaksınız." diye konuştu.
İBB'de terörle iltisaklı kişilerin çalıştırıldığı iddiası
İkinci kumpasın, İBB'de teröristler ve terörle iltisaklı kişilerin çalıştığı yönündeki iddialar olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu iddialar üzerine İBB'nin İçişleri Bakanlığına, "Böyle kişiler varsa bize bildirin, biz gereğini yapalım" şeklinde yazı yazdığını, arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılmasını talep ettiğini aktardı.
İBB'nin, çalışacakların savcılıktan iyi hal kağıdı almasını istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"(İyi hal kağıdı almadığınız bir kişi var mı?) diye sordum. 'Hayır' dediler. 'İşçi de olsa başka birisi de olsa iyi hal kağıdı alır, gelir ve biz de başlatırız.' Eğer sen terörist arıyorsan veya birisini suçlayacaksan, o kişilere iyi hal kağıdı veren savcıyı suçlaman lazım.
Ekrem Bey'den önce bir dönem Mevlüt Uysal İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Vali de kısa bir süre belediye başkanlığı yaptı 2 seçim arasında. O dönemde 4 bin 116 kişi göreve başlamış, 1800'ü için ne güvenlik soruşturması ne de arşiv soruşturması yapılmış. Ama bunlarla ilgili olarak hiçbir şey yok. Peki ne yapıyorlar? Birinci kumpasta dedim ya hakimi değiştirdiler. Oraya bir saray hakimi getirdiler. Burada da müfettişi değiştirdiler, sağlık nedeniyle müfettiş ayrılmak zorunda kaldı. Yerine AK Parti'den milletvekili adayı olan birisini getirdiler ve o da bu raporu düzenledi. Tam bir kumpas."
Kılıçdaroğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un katıldığı bir programda terör örgütleriyle bağlantılı birtakım isimlerin bulunabileceğini ve buradan Belediye Başkanı'na sorumluluk çıkarılamayacağını söylediğini anlattı.
Üçüncü kumpasın ise Fatih Sultan Mehmet'in tablosunun Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Allah bunlara akıl fikir versin." diye konuştu.
"Sakın bu hataya düşmesinler"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dikkatli ve sabırlı olmaları gerektiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Muhalefetin kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediyesini, yaptıkları kumpaslarla ele geçirmek istiyorlar. Yeni bir saray oyunuyla karşı karşıyayız. Yargıyı sopa olarak kullanarak milli iradeye darbe vurarak bir şekliyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine çökmek istiyorlar. Amaçları, seçime İstanbul'un kaynaklarını kullanarak girmek, rantı kullanarak girmek. Ekrem İmamoğlu'na kurulan komplonun tek sebebi budur.
Şimdi görüyoruz ki işi kayyuma kadar götürme hevesindeler. Kısa ve net uyarılarda bulunacağım. Ekrem başkanımıza bu komployu devam ettirirlerse, Allah korusun kayyum atama aptallığına girişirlerse, bunu bir diktatörün halkına uyguladığı terörizm olarak kabul edeceğiz ve öyle göreceğiz. Ve bu terörizme karşı olabilecek her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bunu yapmaya kalkarlarsa kimse daha fazla Bay Kemal'den sabır beklemesin, açık ve net söylüyorum. Sakın bu hataya düşmesinler. Vallahi de billahi de cehennemin kapılarını açarlar. Hiç kimse için iyi olmaz. Yahu siz ne istiyorsunuz? Milletin iradesinden ne istiyorsunuz? Demokrasiye, milletin iradesine kastediyorsunuz. Atamayla gelen hakimlerinize mi güveniyorsunuz? O hakimlerin hangi kantarda tartılacağına karar vereceğiz, göreceksiniz."
"TÜİK'i kullanmaları, kul hakkı yemektir"
EYT sorununun kısmen çözüldüğünü ve dediklerinin de "paşa paşa" yapıldığını savunan Kılıçdaroğlu, Enflasyon Araştırma Grubuna göre yıllık enflasyonun yüzde 138, İstanbul Ticaret Odasına göre yüzde 93, TÜİK'e göre yüzde 64 olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, zammın TÜİK'e göre verileceğini ve memurun, işçinin, emeklinin hakkının yendiğini öne sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kul hakkını yedirmeyeceğiz. Bunun mücadelesini vereceğiz. Sizin hakkınızı sonuna kadar savunacağım. TÜİK'i kullanmaları, kul hakkı yemektir. Bir taraftan verip, öbür taraftan daha büyük şekilde geri almalarına izin vermeyeceğiz. Bir daha ifade edeyim, 2023 güzel, huzurlu, demokrasinin geliştiği bir yıl olacak. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nin hayata geçtiği, herkesin huzur içinde yaşadığı, güzel bir ülke olacak. 2023'de kadın erkek eşitliği olacak. 2023 uyuşturucu baronlarının, çetelerinin Türkiye'den ayrıldığı, huzur dolu bir yıl olacak."
TRT