“KKTC ile Rum tarafı arasında hakça paylaşım konusunda bir anlaşmaya varılması durumunda Doğu Akdeniz’deki sorunların yüzde 51’inin otomatik olarak çözülmüş olacak”

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları konusuna ilişkin, Rum kesiminin Türkiye ve KKTC‘nin haklarını ihlal eden Mısır, Lübnan ve İsrail’le münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmalarını

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları konusuna ilişkin, Rum kesiminin Türkiye ve KKTC‘nin haklarını ihlal eden Mısır, Lübnan ve İsrail’le münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmalarını kabul etmediklerini söyledi.

Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın en haksız durumda da ne kadar haklı olduklarını anlatmada çok yetenekli olduğunu” kaydederek, “Biz yaptıklarımızı anlatma konusunda kendi aramızda özeleştiri de yapıyoruz, ‘iyi anlatamıyoruz’ diye. Ama Yunanistan gibi yüzsüz, arsız ve yalancı olmak lazım. Onu da yapamıyoruz biz. Gerçekleri söylüyoruz. Hukuki argümanlar ortaya koyuyoruz. Biz gerekli yanıtı hem sahada hem de masada veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

2021’den bu yana Yunanistan ve Rum kesiminin Türk kıta sahanlığına 9 kez girme teşebbüsü olduğunu belirterek, aldıkları tedbirlerle hiçbir gemiyi buraya sokmadıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, kapsamlı “Doğu Akdeniz Konferansı” önerisinin de halen masada olduğunu hatırlatarak, KKTC ile Rum tarafı arasında hakça paylaşım konusunda bir anlaşmaya varılması durumunda Doğu Akdeniz’deki sorunların yüzde 51’inin otomatik olarak çözülmüş olacağını belirtti.

Çavuşoğlu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen “Ege ve Doğu Akdeniz’de Türk Dış Politikası” panelinin açılış konuşmasını yaptı.

– “Yunanistan, Türkiye aleyhine konuşmayı sürdürüyor”

Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias başta olmak üzere, Yunanistan’ın Türkiye “hakkında” ve “aleyhinde” konuşmayı sürdürdüğünü, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmanın da “bardağı taşıran son damla” olduğunu dile getirdi.

Yunanistan’ın bu davranışının farklı sebepleri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, ilk nedenin “Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeyde yükselen profilinden Yunanistan’ın çok rahatsız olması”, ikinci nedenin de “Yunan iç politikasında Türkiye karşıtlığının prim yapması” olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, her gün Türkiye’nin gündemde olmasının Yunanistan’a gerçek sorunlarını unutturduğunun altını çizerek, “1 Ocak 2020 ile 25 Ekim 2022 arasında Yunanistan’la ilgili sadece 40 tweet atmışım. Aynı dönemde Dendias’ın Türkiye’yle ilgili attığı tweet sayısını tahmin edebiliyor musunuz? 1080 tweet atmış. Yani günde 1 tweetten fazla.” diye konuştu.

Öte yandan, Yunanistan’ın maksimalist tutumu ve hukuk dışı adımlarına karşı Türkiye’nin verdiği yanıtların Yunanistan’ı çileden çıkardığını kaydeden Çavuşoğlu, bu ülkenin stratejik vizyon eksikliği olduğunu da vurguladı.

Çavuşoğlu, Yunanistan’ın terör örgütleri için güvenli liman olma özelliğini sürdürdüğünü belirterek, Yunan adalarına sınırdan ulaşmak isteyen düzensiz göçmenlere de insanlık ve hukuk dışı muamele yaptığını ifade etti.

Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlığının hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, bu konuda 15 yıldır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamadığını, azınlığın seçilmiş müftülerini tanımadığını söyledi.

Çavuşoğlu, Yunanistan’ın Türk okullarını kapattığını ve vakıfları lağvetmeye çalıştığını ifade ederek, Atina’daki caminin yönetiminde 9 kişiden 5’inin Rum Ortodoks olduğuna dikkati çekti.

– Ege ihtilafları

Ege Denizi’nde ekonomik, ticari, askeri ve kültürel bakımdan temel ve hayati nitelikte hak ve çıkarların olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Ege’nin dostluk ve iş birliği denize haline gelemediğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, birbiriyle bağlantılı Ege ihtilaflarının yıllardır çözülemediğini belirterek, “Bu ihtilafları şu başlıklar altında özetleyebiliriz. Kara sularının ve hava sahasının genişliği, kıta sahanlığının sınırlandırılması, Doğu Ege adalarının gayri askeri statüsünün ihlali, Ege’deki bazı ada, adacık ve kayalıkların aidiyeti. Diğer taraftan FIR, NAVTEX, arama kurtarma gibi hizmet sahaları da yine anlaşmazlık konularından bir tanesi.” diye konuştu.

Yunanistan’ın 1995’ten bu yana Ege’de kara sularını 12 mile çıkarmakla Türkiye’yi tehdit ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, haritayı kullanarak bu konuya ilişkin detayları anlattı.

– “Böyle bir oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz”

Çavuşoğlu, Ege’de kara sularının tek taraflı olarak 6 milin 1 mil üzerine dahi çıkarılmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “Ege’yi fiilen Yunan gölü haline getirecek, bizi kıyılarımıza hapsedecek, meşru ve hayati çıkarlarımıza zarar verecek böyle bir oldubittiyi kesinlikle kabul etmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Yunanistan’ın hava sahası iddialarının da dünyada hiçbir örneği olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, “(Yunanistan’ın) Ege’de 6 mil karasu genişliğine rağmen 10 mil hava sahası uygulaması uluslararası hukukun çok açık ihlalidir.” değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Doğu Ege adalarının silahlandırılması konusuna da dikkati çekerek, bu adaların anlaşmalarla gayri askeri statü altına alındığını ve adaların egemenliklerinin de bu statünün sürdürülmesi koşuluyla Yunanistan’a devredildiğini hatırlattı.

Söz konusu 23 adadan en az 16’sının Yunanistan tarafından silahlandırıldığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Bu durum bizim güvenliğimiz için bir tehdit. Biz Yunanistan’ın uluslararası hukuka uymasını ve gayri askeri statüyü yeniden tesis etmesini istiyoruz.” dedi.

Çavuşoğlu, söz konusu ihlallerle ilgili Birleşmiş Milletlere (BM) 2021’den bu yana 3 mektup gönderdiklerini belirterek, gayri askeri statüyle egemenlik arasındaki hukuki ilişkiye dikkati çektiklerini ifade etti.

– “(Yunanistan) 8 ay ne yapacağını şaşırıyor”

Yunanistan’ın kendi argümanlarına güvenmediği için Uluslararası Adalet Divanının yargı yetkisine bu konuda çekince koyduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu konuda Yunanistan’ın Türkiye’ye hukuki içerikten uzak siyasi içerikli cevaplar verdiklerini belirtti.

Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın çıldırmaya başlamasının sebeplerinden bir tanesi de bu. Bizim bir mektubumuza sekiz ay sonra, onda da hukuki içerik yok, tamamen kara propaganda içeren mektubu ancak 8 ay sonra gönderebiliyor. 8 ay ne yapacağını şaşırıyor.” ifadesini kullandı.

Ege’deki bazı ada, adacık ve kayalıkların aidiyeti meselesinin Yunanistan’la anlaşmazlıklardan bir diğeri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, Yunanistan’ın diğer meselelerle birlikte bu meseleleri de barışçıl yöntemlerle çözmeye hazır olması durumunda Türkiye’nin de her zaman hazır olduğunu vurguladı.

– “Yunanistan maalesef samimi ve dürüst değil”

Çavuşoğlu, Ege sorunlarının çözülememesinin nedenlerine işaret ederek, bunların Yunanistan’ın “Ege’yi bir Yunan denizi olarak görmesi”, “Türkiye’nin hak ve çıkarlarını yok sayması”, “Yunanistan’ın kıta sahanlığı dışında diğer Ege ihtilaflarını yok sayması” ve “Yunanistan’ın çözüm için uluslararası yargı yolunu tıkaması” olduğunu söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, “Yunanistan maalesef samimi ve dürüst değildir. Bunu açık, net şekilde bir kere daha söylemek isterim. Samimi ve dürüst değil. Haktan yana görünmeye çalışıp çözüm için anlamlı görüşmeleri ve uluslararası yargı yolunu tıkayan taraf Yunanistan’dır.” dedi.

Yunanistan’ın çözüm yerine Avrupa Birliği (AB) ve üçüncü ülkeleri arkasına alarak Türkiye’ye maksimalist pozisyonlarını kabul ettirmeyi umut ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, AB ve bazı AB üyesi ülkelerin de “Yunanistan’ın değirmenine su taşıdığını” dile getirdi.

– “Yunanistan gibi yüzsüz, arsız ve yalancı olmak lazım”

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sorununa değinen Çavuşoğlu, Kıbrıs’ın bir Yunan veya Rum adası olmadığını, Adanın egemenliğinin 1960’ta adadaki Kıbrıs Türk ve Rum halkına verildiğini söyledi.

Çavuşoğlu, Rum tarafının iktidarı ve refahı Türklerle paylaşmak istemediğini belirterek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis’le görüşmesinde bunları bizzat Anastasiadis’in söylediğini vurguladı.

Gayriresmi 5+BM toplantısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın “gerçekçi ve çözüm odaklı” bir vizyon ortaya koyduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının tescili konusunda bugüne kadar adım atmadığını ifade etti.

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları konusuna değinerek, Rum kesiminin Türkiye ve KKTC‘nin haklarını ihlal eden Mısır, Lübnan ve İsrail’le münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmalarını kabul etmediklerini söyledi.

“Yunanistan’ın en haksız durumda da ne kadar haklı olduklarını anlatmada çok yetenekli olduğunu” kaydeden Çavuşoğlu, “Biz yaptıklarımızı anlatma konusunda kendi aramızda özeleştiri de yapıyoruz, ‘iyi anlatamıyoruz’ diye. Ama Yunanistan gibi yüzsüz, arsız ve yalancı olmak lazım. Onu da yapamıyoruz biz. Gerçekleri söylüyoruz. Hukuki argümanlar ortaya koyuyoruz. Biz gerekli yanıtı hem sahada hem de masada veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, 2021’den bu yana Yunanistan ve Rum kesiminin Türk kıta sahanlığına 9 kez girme teşebbüsü olduğunu belirterek, aldıkları tedbirlerle hiçbir gemiyi buraya sokmadıklarını vurguladı.

Kapsamlı “Doğu Akdeniz Konferansı” önerisinin de halen masada olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, KKTC ile Rum tarafı arasında hakça paylaşım konusunda bir anlaşmaya varılması durumunda Doğu Akdeniz’deki sorunların yüzde 51’inin otomatik olarak çözülmüş olacağını belirtti.

Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını kararlılıkla korumaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Kıbrıs Haberleri

PGM, okullara yönelik sosyal medya ve veri güvenliği eğitimi veriyor
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: KKTC’de coğrafi veri altyapısı oluşturmayı amaçlıyoruz
Kemal Bozay: Her 2-3 yılda bir uyanıyoruz ve Kıbrıs konusunda aynı federasyon hikayesiyle karşılaşıyoruz
Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine görüşme sürüyor
Cumhurbaşkanı Tatar’a Lefkoşa Maratonu’nda kullanacağı numara takdim edildi