Türkiye'ye binlerce kilometre uzaklıkta, nüfusu yaklaşık 1 milyon 300 bin olan Morityus, Hint Okyanusu'nun ortasında 2 bin 40 kilometrekare yüzölçümüne sahip bir ada ülkesi.
Öncü, 2007'de Morityus'ta bir derneğe yaptığı ziyaret sırasında, önünde Türk bayrağı asılı bir masada ikisi çocuk 27 kişinin olduğu, çocuklar hariç geri kalanların başında Osmanlı fesinin bulunduğu fotoğrafla karşılaştı. Bu fotoğraf karesinin hikayesini öğrenmek isteyen Öncü, Osmanlı arşivlerinde yaptığı araştırmalar sonucu 1800'lerde başlayan, Trablusgarp'ın İtalyanlar tarafından işgali, Kurtuluş Savaşı, 1939 Erzincan ve 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlere kadar uzanan Türkiye-Morityus bağlarına dair açıklamalarda bulundu.
Öncü, Türkiye'de bir gazetede yer alan "Morityus'taki Müslümanlar dünyadan yardım bekliyor" başlıklı haber üzerine, adaya gitme yolculuklarının başladığını anlattı.
Gazetedeki haberi görmesinin ardından Morityus'taki Müslümanlara yardımcı olmak için 2006'da buraya gittiğini söyleyen Öncü, "Adadaki Müslümanlara yardım etmek için oraya gitmeye karar verdik. En azından birkaç çocuğa sahip çıkarız, onları Türkiye'ye getirir, okuturuz diye düşündük ve buna göre bir planlama yaptık. Önce ben gittim daha sonra eşim geldi." dedi.
Nüfusun yüzde 17'sinin Müslüman olduğu Morityus'ta her köşede bir cami var
Öncü, seyahat öncesi adada karışıklık olabileceğine dair bazı endişelere kapıldıklarını ancak haberin aksine Müslümanların mutlu ve huzurlu yaşadıkları bir ülke ile karşılaştıklarını belirtti.
Türkiye'de birçok insanın adını dahi duymadığı Morityus'un Hint Okyanusu'nun ortasında, dünyanın Türkiye'ye en uzak noktalarından biri olduğunu söyleyen Öncü şöyle devam etti:
"Hint Okyanusu'nun ortasında minnacık bir ada. Demokrasiyle yönetiliyor. Adanın sadece yüzde 17'si Müslüman, yüzde 50'si Hindu, yüzde 30'u ise Hristiyan. Adaya gitmeye karar verdiğimde nasıl bir yere gittiğimi öğrenmek için önceden bir araştırma yaptım. Müslümanların bağlı olduğu birkaç derneği aradım. Bunlardan biri bana cevap verdi ve beni ağırlamaktan mutluluk duyacaklarını söylediler. Önce ben gittim daha sonra eşim geldi."
Nüfusunun yüzde 17'sinin Müslüman olduğu Morityus'un her köşesinde bir cami olduğunu, sabahları ezan sesiyle uyandığında kendini İstanbul'daymış gibi hissettiğini anlatan Öncü, adada yaklaşık 70-80 civarı cami olduğunu kaydetti.
"Derin bir gönül bağı var burada"
Yedi günlük gezisi sırasında 1915'lerde kurulan "Kokni Müslümanları" diye tanımlanan topluluğa ait bir derneğe ziyarette bulunduğunu aktaran Öncü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ziyareti sırasında duvarda asılı bir fotoğraf dikkatimi çekti. Bu siyah beyaz fotoğraf çok enteresandı. Fakat uzun yıllar hikayesini öğrenemedim. Uzun araştırmalarım sonucunda Aralık 2022'de fotoğrafın hikayesine ulaştım. Fotoğraftaki kişilerden birinin torunu bana, 1939 yılında Erzincan'da meydana gelen depremden sonra dedelerinin haberi alır almaz bir yardım masası kurduğunu ve toplanan yardımların Türkiye'ye ulaştırıldığını, bu fotoğrafın da muhtemelen o tarihlerde çekilmiş olabileceğini anlattı. Bu, bende inanılmaz duygular yarattı. Türk bayrağının açılması, Osmanlı feslerin takılması aslında bu yardımların sıradan bir ülkeye yapılmadığını çok net ortaya koyuyor. Sadece insani yardım duygusuyla yapılmış bir yardım değil, derin bir gönül bağı var burada."
"Bizimle irtibatlarını, gönül bağlarını hiç kesmemişler"
Öncü, Osmanlı arşivlerini araştırdıklarında Morityus halkının, Osmanlı ile tarihten gelen gönül bağı olduğunu ve bu gönül bağının Kurtuluş Savaşı, Balkan Harbi ve Cumhuriyet'in kuruluş sürecine, hatta 1960'lara kadar devam ettiğini kaydetti.
Morityus halkının, Türkiye'ye tarih boyunca kendi öz vatanı gibi baktığını dile getiren Öncü, "Oradaki Müslümanlar bizimle irtibatlarını, gönül bağlarını hiç kesmemişler. Erzincan depreminde yardım göndermişler." ifadelerini kullandı.
Öncü, 1960'larda sömürgecilikten kurtulup bağımsızlığını ilan eden Morityus'da, Müslümanların bir parti kurduğunu, partilerinde Türk bayrağını kullandıklarını ve bu güçlü bağın 1970'lere kadar sürdüğünü anlattı.
"Cumhurbaşkanın verdiği kartları halen cüzdanlarında hatıra olarak saklıyorlar"
"2006'da ilk adaya gittiğimizde buraya hiçbir Türk gelmedi diye düşünüyordum." diyen Öncü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında geçen diyaloğu aktardı:
"Cumhurbaşkanı bana, 'Ben sizden önce oraya gittim, ailecek ziyaret ettik. Oradaki Müslümanlarla buluştum. Hatta Cuma Camisi'nde namaz kıldım.' dedi. Çok etkilenmiştim. Hakikatten oradaki bazı Müslümanlar, Cumhurbaşkanı'nın belediye başkanıyken ziyareti sırasında verdiği kartları halen cüzdanlarında hatıra olarak saklıyorlar. Bu olay da çok enteresan bir hadiseydi."
Morityus halkının Osmanlı ile bağları 1800'lere kadar uzanıyor
Öncü, Morityus Müslümanlarının Hindistan'dan İngilizler tarafından getirilip adaya yerleştirildiğini belirterek ada halkının Osmanlı ile bağlarını 1800'lerin başına kadar uzandığını, Osmanlı'nın Ada ile ilişkileri sürdürmek için buraya konsolos gönderdiğini söyledi.
Morityus Müslümanlarının 1850'de ikinci bir cami açmaya karar vermeleri üzerine Osmanlı ile bağlantıya geçme sürecini başlattığını ifade eden Öncü, şunları kaydetti:
"Ada halkı, büyük cami yapmaya karar vermiş. Bu taleplerini İngiliz valiye iletmişler. Vali, 'Kafanıza göre cami açamazsınız, sizin halifenizden bize bir yazı getirmeniz lazım.' demiş. Yani İstanbul'dan izin almaları gerekiyor. Dernektekiler, bir dilekçe hazırlamış ve devrin halifesi Abdülmecid'e göndermiş. Abdülmecid, caminin açılmasına izin vermiş aynı zamanda oradan birini de camiye tayin etmiş. Bundan sonra adada hutbeler, Abdülmecid ve Abdülhamid Han adına okunmaya başlanmış. Bayramlarda, kandillerde (göndere) hep Türk bayrağı çekmişler."
Öncü, Morityus halkının Osmanlı ile bağlarının güçlenmesine neden olan en önemli tarihi olaylardan birinin de İtalyanların, Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak amacıyla 1911'de Trablusgarp'ı işgal etmesiyle başladığını anlattı.
Öncü, şu ifadeleri kullandı:
"Morityuslu Müslümanlar da bu habere kayıtsız kalmamış, toplanmışlar ve gönülden bağlı oldukları halifeye, İstanbul'a yardım etmek istemişler. Savaşa katılmak için adanın valisine başvurmuşlar ancak İngiliz vali gitmelerine izin vermemiş. Bu karar üzerine adanın zenginleri ve etkili insanları bir araya gelerek şehit ve gazi bedeli olarak evlerini, arazilerini satıp İstanbul'a, Kızılaya göndermişler."
"Dedelerimizden kalan bu topraklar sadece bize ait değil"
Öncü, Morityus halkının, 1939 Erzincan depreminden 84 yıl sonra, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından dedeleri gibi aynı duygularla harekete geçtiğini belirterek "6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde de Morityus halkı genciyle, yaşlısıyla organize oldu. Yardım kampanyaları başlatıldı. Tüm ada Türk bayraklarıyla donatıldı ve televizyonlarda deprem haberlerine yer verildi." dedi.
Toplanan yardımların AFAD, Kızılay ve Diyanet İşleri Başkanlığına gönderildiğini belirten Öncü, birkaç ekibin de deprem bölgesine giderek arama kurtarma çalışmalarına katıldığını aktardı.
Öncü şöyle devam etti:
"Bu topraklar babamızdan, dedemizden bize miras kalmış fakat sadece bize ait değil. Bu vatanı sadece biz korumadık. Morityuslular, Hintler, Araplar, Balkanlar'daki Müslümanlar da yardım etti. Tüm dünya Müslümanları bu kale düşmesin diye çabaladı ve başardık. Dolayısıyla Türkiye'de tüm dünyadaki Müslümanların hakkı var. Onlar da savaşmak için gelmiş, para göndermiş. Bu topraklara gelmişler, can vermişler. Bu topraklar çok kıymetli."
Öncü, 2017'de kurulan "Türkiye'nin Dostları" derneğiyle Türkiye ile Morityus arasındaki bağın güçlenerek devam ettiğini vurguladı.
Erzincan depreminde yardım gönderen Müslümanların torunlarına ulaştıklarını, onları Türkiye'de ağırladıklarını aktaran Öncü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) koordinasyonunda yürütülen "Türkiye Bursları" ile şu ana kadar 30 öğrencinin Türkiye'de eğitim görerek ülkelerine döndüklerini söyledi.
Öncü, Türkiye ile Morityus arasında 2011'de serbest ticaret anlaşmasının yapıldığı bilgisini paylaşarak 2015'in sonundan bu yana Türk Hava Yollarının (THY) İstanbul'dan Morityus'a her gün direkt uçuş gerçekleştirdiğini aktardı.
TRT