Temeli büyük bir törenle 11 Şubat 1888’de atılan Sirkeci Garı, 3 Kasım 1890’da, Avrupa kentlerine yolculuk eden trenlerin durağı olarak hizmete açıldı. Gar aynı zamanda, Şark Ekspresi’nin (Orient Express) son durağı oldu.
Sirkeci Garı, İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan Rumeli demiryollarının başlangıç noktası. Gar aynı zamanda Rumeli ve Anadolu-Bağdat Demiryolları kapsamında İstanbul’da inşa edilen iki büyük gardan birisi olmasıyla da önem taşıyor.
Bu yıl 132'nci yaşını kutlayan gar, seneler içinde birçok tarihi ismi ağırladığı gibi çeşitli olaylara da şahit oldu. Ayrılıklara kavuşmalara ev sahipliği yapan gar, o dönem ulaşım konusunda ciddi kolaylıklar sağladı.
Sirkeci Garı’nın önemi, tarihi ve mimari yapısıyla ilgili daha fazla detay haberimizde...
Sirkeci Garı ve oryantalist üslubu
Sirkeci Garı’nın mimarı August Jasmund Berlin Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, şark mimarisi üzerine incelemeler yapmak üzere Almanya’dan İstanbul’a geldi. Buradaki ziyareti sırasında II. Abdülhamit ile kurduğu ilişki sayesinde sarayın danışman mimarı olarak görev aldı.
İstanbul’u “Batı’nın bittiği Doğu’nun başladığı yer” olarak nitelendiren Alman mimar Jasmund, garın projesi üzerine çalışırken mekanı bu fikir çerçevesinde tasarladı. Böylelikle, binayı oryantalist bir üslupla hayata geçirmekle birlikte bölgesel ve ulusal kalıplara da yer vermeyi planladı. Bunun için de cephe malzemesinde tuğla bantlar kullandı.
Sivri kemerli pencereler ve Selçuklu döneminin taş kapılarını anımsatan geniş bir giriş kapısı inşa ederek de planladığı oryantalist yapıyı hayata geçirdi. Vitraylar ise bu üslubun tamamlayıcı unsurları olarak ortaya çıkıyor.
Sirkeci Garı önemi ve tarihi
Köklendiği yer, kendine özgü mimarisi ve Avrupa demiryolu ağının son durağı olması da Sirkeci Garı’nı önemli kılan detaylardan.
Garın en önemli seferi ise bugün bile adından bahsettiren Şark Ekspresi... Çünkü Şark Ekspresi, Avrupa’dan İstanbul’a hareket eden en gösterişli sefer olarak biliniyor.
Sirkeci Garı Şark Ekspresi ile ön plana çıksa da buradan hareket eden tek tren bu değildi. Avrupa’ya giden başka trenler de buradan hareket ediyordu. Gardan yolu geçen yolcularsa buranın önemini bir kez daha vurgular nitelikte.
Gardaki kalabalık şüphesiz ki çoğunlukla yolcular ve gezginlerden oluşuyor. Ancak tarihi anlamda önemli bazı yolculuklar şu şekilde: Balkan Savaşı sırasında cepheye giden Mehmetçikler Sirkeci Garı’ndan hareket eden bir trenle gönderilmişti. Garın devlet adamlarından krallara kadar üst düzey çok sayıda yolcusu olmuştu.
Mustafa Kemal Atatürk de 1930 yılında yaptığı Trakya seyahatine Sirkeci Garı’ndan kalkan bir trenle gitti. Sporcular, sanatçılar hatta Hitler faşizminden kaçan Yahudi bilim insanlarının da yolu Sirkeci Garı’ndan geçti. Ayrıca, 1965 yılında Almaya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmayla, Türkiye’den işçi olarak Almanya’ya gidenler de Sirkeci Garı’nın yepyeni bir kalabalıkla tanışmasını sağladı.
Bugün Sirkeci Garı aynı zamanda müze
Bugün hala aktif olarak seferlerine devam eden Sirkeci Garı, bünyesinde Marmaray Banliyö Tren Hattı’nı barındırıyor.
TCDD İstanbul Sirkeci Garı Demiryolu Müzesi, 23 Eylül 2005 yılından beri faaliyet gösteriyor. Müzenin kuruluş amacı insanlara demiryolu tarihini anlatarak bunun kaybolmasının önüne geçmek ve elbette bu tarihin gelecek nesillere aktarılması.
Fatih Kaymakamlığı’nın paylaştığı bilgilere göre, müzede sergilenen eserlerden bazı eserler şöyle:
Kuruluşun kapatılmış birimlerden olan hastaneler ile TCDD Meslek Lisesi ve TCDD Pratik Sanat Okulu’na ait fotoğraf ve objeler, Osmanlı dönemi evrak, vesika, harita, plan projeler ile Orient Ekspresi’ne ait malzemeler, kuruluşun kullandığı araç, makine ve teçhizat malzemeleri, çalışır vaziyette bulunan tren maketi, Sirkeci de ilk çalıştırılan elektrikli banliyö treninin makinist bölümü.
Müze, salı-çarşamba-perşembe-cuma ve cumartesi günleri saat 09.00-12.30 13.00-17.00 saatleri arası hizmet veriyor.
TRT