Rusya Ukrayna’da tutunamıyor: Hezimet mi taktiksel geri çekilme mi?

Ukrayna-Rusya savaşı başladığından bu yana en kritik dönemlerden biri yaşanıyor. Ukrayna Ordusu’nun taarruzu, Ruslar’ın karşı koyamaması, stratejik yerlerin el değiştirmesi… Ukrayna, 2014’ten bu yana Rusya’nın kontrolünde olan bölgelerin kapısına dayandı.

Takvimler 24 Şubat 2022’yi gösterdiğinde uluslararası haber ajanslarında tek bir son dakika vardı… Rusya Lideri Vladimir Putin emri vermiş ve Rus tanklarının öncülük ettiği askeri birlikler Ukrayna’nın içlerine doğru ilerlemeye başlamıştı.

Karadaki ilerleyişin hem havadan hem de denizden desteklenmesi, Rusya’nın dünyanın en gelişmiş ikinci ordusu olduğu kabulü, Ukrayna’nın durumu göz önüne alındığında hemen herkes çok kısa sürede sonuca ulaşılacağı kanaatindeydi. Hatta 72 saatte Kiev’in ele geçirileceği, Zelenskiy hükümetinin düşeceği beklentisi en yaygın görüştü.

Ancak evdeki hesap bir kez daha çarşıya uymadı. Kısa zamanda hızla ilerleyen Rus Ordusunda işlerin terse dönmesi uzun sürmedi. Artık ajanslara düşen görüntülerde cephe ile iletişimini kaybetmiş birlikler, yakıtı bitmiş askeri araçlar, ne yapacağını bilemeyen Rus askerler vardı.

Bu süreçte Avrupa ülkeleri ve ABD’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları çok ciddi boyutlara ulaştı. Biz bu haberi yazarken Ukrayna, Rusya’nın almak için haftalarca uğraştığı stratejik kentleri yaklaşık 72 saatte geri almıştı. Dahası, 2014’ten bu yana Rusya’nın elinde olan Luhansk ve Donetsk’nın kapısında Ukrayna birlikleri vardı…

Peki, tüm bunlar neden ve nasıl oldu? Rusya’nın bir karşı refleks gösterememesinin altında hangi sebepler yatıyor? Önümüzdeki süreçte bizi neler bekliyor? Ve tüm bu yaşananlar Ankara’dan nasıl yorumlanıyor?

Bu soruların yanıtını ve daha fazlasını bölgeyi çok yakından takip eden isimlerden biri olan TRT Haber Editörü Mehmet Kancı ile konuştuk…

Rusya kolay bir zafere inandırıldı

Ukrayna Savaşı’nda cephenin bugün aldığı şekli yorumlarken 2016 yılından itibaren ABD ve İngiltere’nin gerek eğitim gerek silah ve mühimmat açısından verdiği desteğin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerektiği gerçeğiyle başlıyor Kancı.

Ukrayna ordusunun bu savaşa çok iyi hazırladığını ancak Rusya tarafının da yanıltıcı istihbarat ile kolay bir zafer kazanacağına inandırıldığından bahsediyor.

İşgalin başında Kiev önünde başarısız olan Rusya Ordusu daha sonra Donetsk, Luhansk ve Kırım çevresinde 2014’te ele geçirdiği bölgeleri genişletme yoluna gitmişti. Kancı da buna dikkat çekiyor ve “Sonrasında bunun bir işgal değil ‘özel operasyon’ olduğu mazeretine sığındılar. Kolay bir zafer bekleyen Rus ordusunun gerek insan, gerek klasik ve akıllı mühimmat kaynağını tükettiğine ikna olunmasıyla beraber Ukrayna karşı saldırısı Ağustos ayı itibarıyla başladı” diyerek kritik dönüşümün başlangıcına işaret ediyor.

Rusya savunma hattı 70 km delindi

Deniz kuvveti yok seviyesindeki Ukrayna’ya karşı Karadeniz’de amiral gemisini kaybeden, hedeflediği kritik tesisleri bir türlü istediği gibi vuramayan, Ukrayna Hava Kuvvetleri’ni çalışamaz hale getiremeyen Rusya’nın bir şekilde refleks gösterip yeniden ilerleyeceği bekleniyordu. Ancak öyle olmadı. Aksine, batılı silah sistemleriyle donatılan Ukrayna Ordusu önce Herson ve Kırım’daki Rus üsleri hassas güdümlü silahlarla hedef aldı.

6 Eylül itibarıyla karşı saldırının ağırlık merkezi Harkiv’e kaydı. Yalnızca 5 günde Harkiv Oblastı’nın tamamı Ukrayna ordusu tarafından geri alındı. Ukrayna askerleri Rus savunma hattını 70 kilometreden fazla geri iterek Rusya sınırına kadar ulaştı. Tüm bunlar yaşanırken Rus Hava Kuvvetleri sürece müdahil olamadı. Cepheye yaklaşanlar da neredeyse her Ukrayna askerine 1 adet düşen Stringer’ların hedefi olmaktan kaçamadı.

Mehmet Kancı burada ilginç konuya daha dikkat çekiyor. Sahadan gelen görüntülerde Rus askerlerinin mevzilerini terk ederken geride bıraktıkları silah ve mühimmatın miktarının büyüklüğünün altını çiziyor. Kancı’ya göre bu görüntüler Rus ordusunun savaşma iradesinin olmadığı izlenimi yaratıyor.

Rus Ordusu kağıttan kaplan mı?

Ukrayna savaşından önce kime sorsanız size dünyanın en güçlü üç ordusundan birinin Rusya olduğunu söylerdi. Biz de bu durumu soruyoruz Kancı’ya… Rus Ordusu nasıl oldu da Ukrayna’da düştüğü durumdan bir türlü çıkamadı? Benzer bir yanılgının Birinci Soğuk Savaş esnasında da yaşandığını anımsatıyor Kancı ve devam ediyor:

“Afganistan’ı hatırlayalım... Kızılordu 300 bin askerle Afganistan’da kontrolü sağlamayı başaramadı. Donanması hiçbir zaman Atlantik ve Pasifik Okyanusları’nda hakim olacak sayısal üstünlüğe ve teknolojik kabiliyete ulaşamadı. Nükleer caydırıcılık haricinde elinde bir gücü olmadığı bugün daha net görülüyor.

Bir de tabi Birinci Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra Rusya toplumunda yaşanan dönüşümü de ayrıntılı değerlendirmek lazım. Rusya bugün Ukrayna cephesinde savaşacak asker bulamıyor. Elektronik teknolojilerdeki yetersizlik ise Birinci Soğuk Savaş’tan bu yana Rusya’nın çözemediği problemi.

Ukrayna Savaşı sırasında ele geçirilen Rus füzelerinde ciddi miktarda ABD yapımı çipler olduğu belirlendi. Tanklarındaki sofistike elektronik donanımlar Fransız malı. Şu anda Rus ordusunun akıllı mühimmat ve klasik topçu mühimmatı eksikliği çektiği de bir sır değil.

2014 yılına dönersek Kırım’ın ilhakının, Donetsk ve Luhansk topraklarının bir kısmının ele geçirilmesinin ‘Hibrit Strateji’ adı verilen daha ziyade psikolojik harp metotları ile mümkün olduğu daha net anlaşılıyor. Rus ordusunun karşısında kararlı bir şekilde duran, anlık istihbarat kullanan ve Batı üretimi silahlardan faydalanan bir ordu ile konvansiyonel mücadelede şansı olmadığını söyleyebiliriz.”

Eski sınırlara dönmek hayal mi kaçınılmaz son mu?

Kancı’nın anlattıkları sahadaki mevcut durumu çok net bir şekilde özetliyor. Haliyle bizim de aklımızda ‘Peki ya bundan sonra?’ sorusu beliriyor… Bir süre sonra mevcut pozisyonlar korunarak ateşkes mi sağlanır? Yoksa savaş öncesi duruma mı dönülür? Ya da Kiev yönetiminden sıkça duymaya başladığımız gibi eski sınırlara dönülüp, Donetsk, Luhansk ve Kırım’da yeniden Ukrayna hakimiyet kurabilir mi?

Ukrayna’nın önce savunma sonra da hücum kabiliyetiyle tüm dünyayı şaşırttığından bahsediyor Kancı. Bu ivmenin devam etmesi, Rusya savaşın komutasında radikal bir hamle yapmaması durumunda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü yeniden temin etmesinin 2022 yılı sonu itibarıyla mümkün olabileceği üzerinde duruyor.

Kiev yönetiminin, Rusya’nın tamamen silahsızlandırılmasına yönelik söylemleri var. Kancı’ya bunu hatırlattığımızda, “Moskova’da olağanüstü bir yönetim değişikliği olmadığı sürece böyle bir zorlama mümkün olamaz. Savaştaki yenilginin faturasının kime kesilebileceğine gelirsek, ortaya karmaşık bir manzara çıkabilir. Bir yandan Rusya’daki Batı yanlısı kesimler, bir yandan aşırı milliyetçi kesimler Putin yönetimini aynı anda çapraz ateş altına alabilir. Kısa vadede ise silahlı kuvvetler çevresinde yeni değişiklikler gündeme gelecektir” yanıtını alıyoruz.

Ankara için tüm bunlar ne ifade ediyor?

Ukrayna-Rusya savaşında mevcut durumun röntgenini çekip Ankara’dan tüm bu yaşananların nasıl göründüğü meselesini pas geçmek olmaz. Mehmet Kancı’ya bu gelişmelerin Türkiye için ne anlama geldiğini de soruyoruz…

“Ankara, özellikle Kırım’a vurgu yaparak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden temin edilmesi kaydıyla barıştan yana” diyor Kancı ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bu süreçte Rusya’nın tamamen silahsızlandırılması gibi bir takım maksimalist talepler olduğunu biliyoruz. Hatta Rusya’nın ekonomik ve siyasi olarak tamamen çökertilmesi, dolayısıyla Moskova’yı bir süper güç mücadelesinin dışına atmak isteyen ülkeler var. Bu tür girişimler Rusya’daki milliyetçi dalganın ilerleyen yıllarda daha tehditkar hale gelmesine yol açabilir.”  

TRT

Dünya Haberleri

Dünya Bankası Türkiye’nin elektrik altyapısına 1,5 milyar dolar yatırım yapacak
Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rutte’yi kabul etti
KKTC ve Azerbaycan’daki Reklamcılık örgütleri işbirliği protokolü imzaladı
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü
Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun….