Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Çukurova Üniversitesi’nde verdiği konferansta, “Kıbrıs Türk halkı kendi devletini kurdu, tanınma için yola çıktı, artık geriye dönüş yok. KKTC’nin tanınmaması için hiçbir neden yok” dedi.
İskenderun ziyaretinin ardından Çukurova Üniversitesi’nde “Son Gelişmeler Çerçevesinde KKTC’nin önemi” konulu konferans veren Tatar, kendisine tevdi edilen fahri doktora unvanını da aldı.
Cumhurbaşkanı Tatar, buradaki konuşmasında, “KKTC’nin yaşatılması, Türkiye ve Türk dünyası için büyük bir kazanımdır. Geleceğe Anavatan, Yavruvatan ve Mavi Vatan olarak birlikte yürüyeceğiz.”dedi.
Konferansı Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel, Rektör Yardımcıları, dekanlar, yüksek okul müdürleri, milletvekilleri, askeri ve mülki ekran, öğrenciler ve öğretim görevlilerinin yanı sıra Kıbrıs gazileri de dineldi.
Ersin Tatar’ın konuşmasından önce Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı tarafından konuklara mini bir konser verildi, Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Ana Sanat Dalı’ndan lise öğrencileri bale gösterisi sundu.
–Tatar
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Çukurova Üniversitesi senatosu tarafından fahri doktora unvanına layık görülmekten duyduğu mutluluğu ifade ederek başladığı konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının refahını, huzurunu, barışını ve güveni sağlamak; Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukunu korumak için çalıştıklarını söyledi.
Tatar, dün Osmanlı Arşivi’ne yaptığı ziyarete değinerek, Kıbrıs’ın Osmanlı’dan İngiltere’ye devredildiği 1878 tarihli kira sözleşmesinin esasını görmek, kitaplarda olsa da bu sözleşmenin orijinal İngilizce metnini okumak istediğini belirtti.
Bu sözleşmeye rağmen İngiltere’nin adayı tek taraflı ilhak ettiğini kaydeden ve o yıllarda yaşananlara değinen Ersin Tatar, “İngilizler, kimliğimizi yok etmek, bizi Müslüman azınlık haline getirmek, Türk milliyetçiliğinden izole ederek, yalnızlaştırmak için muazzam baskılar yaptı…” dedi.
Yunanistan bu dönem Kıbrıs ile ilişkilerini geliştirirken, adadaki Rum nüfusunun da arttığını kaydeden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 350 yıl kesintisiz Osmanlı egemenliğinde olan Kıbrıs için “Yunan adasıdır, Yunanistan’ın parçası olmalıdır” algısı yaratıldığını söyledi.
1960’ta Kıbrıs’tan çekilen İngiltere’nin Limasol ve Larnaka’da iki egemen üs elde ettiğine işaret eden Tatar, Güney Kıbrıs’taki Rum devletinin İngiliz üslerine müdahale edemediğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Egemenlik bu nedenle çok önemli…1571’den beri Kıbrıs’ta varlığını sürdüren Kıbrıs Türk halkının hala egemenliği tartışılıyor… Egemen kimdir? Güneydeki tanınmış Kıbrıs Cumhuriyeti egemen devlet, bizler ise silah zoruyla devletin dışına atılanlar olduk. Kıbrıslı Türklerin göç etmesini temenni ediyorlardı ama biz gitmedik, savaştık…Kıbrıs Türkü kendi kurduğu Türk Mukavemet Teşkilatı ile Türkiye’nin de desteğiyle direnmeyi başardı…”
20 Temmuz 1974’te yapılan Mutlu Barış Harekatı’na işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bugün bir cumhuriyet ve devlet sahibiysek, Kıbrıs’ımızı Doğu Akdeniz’de Rum-Yunan ikilisine bırakmadıysak, Mavi Vatan’daki hakkımız, hukukumuz pekişmişse, bu verilen mücadelelerin sonucudur…” dedi.
60 yıldan uzun süren görüşmelerde iki tarafın federal çatı altında bir araya getirilmesinin değerlendirildiğini belirten Ersin Tatar, Annan Planı döneminde yaşananları da anımsatarak, görüşmelerde bulunan yabancıların özellikle görevlerini bıraktıktan sonra makalelerinde ve röportajlarında Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye nasıl haksızlık yapıldığını, Avrupa Birliği devletlerinin nasıl taraf olduğunu ifade ettiklerini söyledi.
“Kıbrıs Türk halkı, dili, dini, örf, adet, gelenek ve mücadelesiyle ayrı bir halktır” diyen Ersin Tatar, her halkın kendi geleceğini tayin etme hakkına sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türk halkı kendi devletini kurdu, tanınma için yola çıktı, artık geriye dönüş yoktur. Herhangi bir devlette var olan tüm unsurlar KKTC’de de vardır. KKTC devletinin tanınmaması için hiçbir neden yoktur ve KKTC’nin yoluna devam etmesi vazgeçilmez beklentimizdir. Bir anlaşma olacaksa KKTC devleti bunun parçası olacak. Bir anlaşma olacaksa iki devletin iş birliğiyle olacak… Türkiye’nin garantörlüğü, Türk askerinin caydırıcı bir güç olarak adadaki varlığını sürdürmesi kırmızı çizgimizdir. Bunu uluslararası camia ile sürekli paylaşıyoruz. Müzakere masası kurulacaksa, mutlak surette egemen eşitliğimizin ve eşit ulusal statümüzün kabul edilmesi gerek.”
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin de bu yeni siyaseti desteklediğini belirten Tatar, Türkiye’de verdiği konferanslarda da Kıbrıs konunda büyük bir destek gördüğünü söyledi.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs ile ilgili Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın adaya ziyaretini de değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, bu görüşlerini ve izolasyonların kalkması gerektiğini Cuellar’a da ilettiklerini belirtti.
Türkiye’nin desteğiyle KKTC’de hayata geçirilen projelere, kabloyla elektrik getirilmesi hedefine de işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “KKTC’nin yaşatılması, Türkiye’ye ve Türk dünyasına büyük bir kazanımdır. Geleceğe, Anavatan, Yavruvatan ve Mavi Vatan olarak birlikte yürüyeceğiz… ” dedi.
-Tuncel
Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel, üniversite tarihinde ender görülen bir ana tanıklık edildiğini ifade ederek, Cumhurbaşkanı Tatar‘a, üniversitenin en yüksek akademik unvanı olan fahri doktor unvanını vermekten mutluluk duyduklarını ifade etti.
Tuncel, fahri doktora unvanının Tatar’a sadece kişisel başarıları için değil, barış, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerlere olan bağlılığı ve üstün hizmetleri için de verildiğini belirtti.
İki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlar göz önünde bulundurulduğunda Ersin Tatar‘ın liderliğinin Türkiye için de büyük önem taşıdığını kaydeden Meryem Tuncel, Tatar’ın kültürel bağların güçlenmesi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkılarına da işaret etti.
“Sadece Kıbrıs’ta değil, tüm dünyada barış, adalet ve demokrasi için yaptığınız önemli çalışmaları takdirle karşılıyoruz” diyen Tuncel, Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin uluslararası toplumun da dikkatini çektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konferansın ardından üniversitenin iftar yemeğine katıldı.